Muhyiddîn-i İskilibî hazretleri, büyük velîlerden olup, Şeyhulislâm Ebüssü’ûd Efendinin babasıdır. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. 1514 (H.920) senesinde İskilip’te vefât etti.
Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Resulullah Efendimiz “sallallahü aleyhi vesellem” kabir ve kıyâmet hâllerinden, Haşirden [kabirden kalkınca arasât meydânında toplanmak] ve Neşirden [hesâbdan sonra Cennete, Cehenneme dağılmak], Cennetten, Cehennemden haber verdiği şeylerin hepsi doğrudur. Âhırete inanmak, Allahü teâlâya inanmak gibi, îmânın şartıdır. Âhıreti inkâr eden, Allahü teâlâyı inkâr etmiş gibi, kâfirdir.
Kabir azâbı ve kabrin sıkması vardır. Buna inanmayan kâfir olmaz. Bid’at sâhibi olur. Çünkü, meşhûr olan hadîslere inanmamış olur. [Bunlar, bu hadîslerin, doğru hadîs olmasında şüphe etdikleri için, kabir azâbına inanmıyor. Hadîs olduklarını kabûl etselerdi, inanırlardı. Bundan dolayı, kâfir olmuyor, yalnız Ehl-i sünnetten ayrılmış oluyorlar. Hâlbuki, hadîs olsa da, olmasa da, kabir azâbına inanmam. Akıl ve tecrübe, bunu kabûl etmiyor, diyen kâfir olur. Şimdi böyle inanmayanlar, kâfir oluyor.] Kabir azâbı en çok, dünyâda üstüne idrâr sıçratanlara ve Müslümânlar arasında söz taşıyanlara olacaktır.
Kıyâmet günü vardır. O gün, elbette gelecekdir. O gün, gökler parçalanacak, yıldızlar dağılacak, yeryüzü ve dağlar, parça parça olacaktır ve yok olacaklardır. Kur’ân-ı kerîm, bunları haber veriyor ve Müslümânların bütün fırkaları, buna inanıyor. Buna inanmayan kâfir olur. Birtakım hayâlî şeylerle, inkârını güzel gösterse de, ilmi ve fenni araya katıp, câhilleri aldatsa da, yine kâfirdir. Kıyâmette, bütün mahlûklar, yok olup, tekrâr yaratılacak, herkes mezârdan kalkacaktır. Allahü teâlâ çürümüş toz olmuş kemikleri yine diriltecekdir…
O GÜN TERÂZİ KURULACAK
O gün, terâzî kurulacak, herkesin hesap defterleri uçarak, iyilere sağ taraflarından, fenâlara sol taraflarından gelecektir. Cehennem üzerindeki sırât köprüsünden geçilecek, iyiler geçip Cennete gidecek, Cehennemlikler, Cehenneme düşecektir. Bu bildirdiklerimiz, olmayacak şeyler değildir. Resulullah Efendimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” haber verdiğinden, hemen kabûl etmek, inanmak lâzımdır. Hayâle kapılarak şüpheye düşmemelidir.”