Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) rivayet eder: Bir gün gördüm ki Server-i Enbiya (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddîk (radıyallahü anh) ile müsafeha etti.
Ve kendisine;
“Müjdeler olsun sana yâ Eba Bekr. Hak teala, bütün mahluklara umumi olarak, sana ise hususi olarak tecelli eder” buyurdu.
***
Hazret-i Sıddîk der ki:
Cahiliyye zamanında bir gün, bir büyük ağacın altında otururken bir dal başıma doğru eğildi.
Ve daldan ses geldi.
Kulak verdim.
“Yakın zamanda, Abdülmuttalib oğullarından Muhammed adlı bir Peygamber gelecektir. Böyle büyük ve şanlı Peygamber gelmemiştir ve gelmeyecektir. Sen herkesten evvel Onun dînine gireceksin!” diyordu.
***
Ben bunu işittim.
Ve cevap verip;
“O Peygamber çıktığı vakit bana haber ver!” dedim.
Ağaçla böylece anlaştık.
***
Ne zaman ki Fahr-i Âlem hazretlerine Peygamber olduğu bildirildi.
Ağaçtan yine ses geldi.
Merakla dinledim.
“Ey Ebu Kuhafe’nin oğlu! O Peygamber zuhur etti. Hazır ol, gayret eyle ki, herkesten önce Onun dînine sen giresin!” diyordu.
Bu müjdeyi aldım.
Sevinçle Fahr-i Âlem hazretlerine gidiyordum ki, Sultan-ı Enbiya ile karşılaştık. Ve herkesten önce Ona iman getirdim…