Müslümân ana babanın çocuğu âkıl baliğ olduğu zaman, yalnız (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) demekle Müslümân olmaz. Îmânı ve İslâmı bilmesi, anlatması da lâzımdır
Mustafa Münib Efendi Osmanlı âlimlerindendir. 1200 (m. 1784)’de Çanakkale-Biga’da doğup, 1264 (m. 1848)’de orada vefat etmiştir. Halveti Tarikatı’na mensub idi. 1264 (m. 1848) yılında Biga’da büyük kolera hastalığı ortaya çıkarak, birçok kişinin ölümüne sebep olmuş, bu zat bu esnada şehrin kadısı ile konuşurken:
“Yâ Kadı, sen veya ben ölmedikçe bu hastalık sönmeyecektir” demiş ve ertesi gün hastalanarak vefat etmiş, ölümünden sonra da bu hastalıktan ölen olmamıştır. Bir dersinde buyurdu ki:
Îmânın şartı altıdır. Bunlar (Âmentü)‘de açıklanmıştır. İmânın belli altı şeye inanmak olduğunu Resûlullah Efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bildirmiştir. (Âmentü billahi ve Melâiketihi ve Kütübihi ve Rüsûlihi vel-yevmil-âhıri ve bil kaderi, hayrihî ve şerrihi minallahi teâlâ vel-ba’sü ba’del-mevti hakkun, Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû).
Müslüman ana babanın çocuğu âkıl baliğ olduğu zaman, yalnız (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) demekle Müslüman olmaz. Îmânı ve İslâmı bilmesi, anlatması da lâzımdır. Îmânı anlatmak demek, inanılacak altı şeyi anlamak ve sorunca söylemek demektir. İslâmı bilmek demek, Allahü teâlânın emirlerinin ve yasaklarının hepsini kabûl etmektir.
Her Müslümanın, çocuğuna Âmentü’yü ezberletmesi ve manasını öğretmesi lâzımdır. Âkıl bâliğ olunca îmânı, İslâmı bilmeyen kimse, ben Müslümanım demekle Müslüman olmaz. Evlenecek kadın veyâ erkek, alacağı kimseye îmânı, İslâmı sormalı, söyletmeli veya İslâm nikâhı yapan kimse, evlenecek kıza ve erkeğe Âmentü’yü ve manalarını ve İslâmı söyletmelidir. Bundan sonra nikâhlarını kıymalıdır. Îmânı, İslâmı bilmeyenin İslam nikâhı kıyılamaz, yani nikâh sahîh olmaz. Çocuklarına îmânı, İslâmı öğretmeyen analar babalar, çocuklarını Müslüman olmaktan mahrum etmiş, kâfir olmalarına sebep olmuş olurlar. Çocukları ile birlikte, kendileri de Cehennemde bunun cezasını, âzâbını çekerler. Namazları, oruçları ve hacca gitmeleri, kendilerini bu azaptan kurtaramaz. Çünkü başkasının ve hele kendi yavrularının kâfir olmasına sebep olan kimse de kâfir olur.