Bir Hristiyan rahip, Bursa’da bir dağın mağarasında tek başına yaşardı. Emir Sultan hazretlerinin Bursa’ya geldiği sene mağaradan çıkıp bu büyük velinin bulunduğu yere geldi:
“Safâ geldin yâ Emir!”
“Benim emir olduğumu nereden bilirsin ey rahip efendi?”
“Rüyada öğrendim.”
“Kimden?”
“Senin büyük ceddinden. O büyük Resul haber verdi.”
“Öyleyse niçin iman etmezsin?”
“Ben o büyük Peygamberin huzurunda iman ettim” dedi.
Ve ayrılıp gitti.
? ? ?
Bayezid Han, Bursa’da Ulu Câmi’yi yaptırmaya karar vermişti. Ancak o arsada bir yaşlı kadıncağızın evi vardı ve satmıyordu evini sultana. Bayezid Han çaresizdi. Emir Sultan’a gidip “Âciz kaldık hocam, himmetinize muhtacız” dedi.
Emir Sultan dua etti.
O gece rüya gördü kadın.
Şöyle ki; kıyamet kopmuş, halk mahşer meydanında toplanmış, hesapları görülmüş, Müslümanların hepsi cennete gitmiş, sadece o kalmıştı meydanda…
Melekler sordular:
“Sen de cennete gitmek ister misin?”
“Elbette isterim!”
“Öyleyse sat evini sultana, bırak inadı!” dediler.
O anda uyandı.
Koştu sultana.
Ve “Evim senindir, para da istemem!” dedi.