Niçin kötü düşünüyorlar?

Sultan Behaeddin Veled anlatır:

Babamla bir gün Hüsameddin Çelebi’nin bağına gidiyorduk.
Babam beni katıra bindirdi.
Kendisi, diğer talebelerle yaya yürüyordu.
Babam önde gidiyordu.
Ben ardında gidiyordum.
Bir ara babam Mevlâna hazretlerinin mübarek vücudunu, Allahü teâlânın izniyle büyük bir “nur”un kapladığını gördüm.
Etrafa ışık saçıyordu.
Aynen “güneş” gibi.
Buna hayran kaldım.
Çok da duygulandım!
Aklıma, babamın büyüklüğünü inkâr edenler geldi.
Ve kalbimden;
“Böylelerine şaşıyorum, niçin anlamıyorlar, böyle mübarek bir zâtı nasıl tanımıyor ve inkâr ediyorlar?” diye düşünüyordum.
Babam geriye döndü.
Ve bana seslendi:
“Ey Behaeddin!”
“Buyur babacığım.”
“Sen babanı inkâr edenleri bırak da kendi nefsine bak! Sakın ucub ve kibir hastalığına yakalanmayasın” buyurdu.
Mahçup olmuştum!
Özür dileyecektim.
Babam devam edip;
“Herkes yaya yürürken sen binek üzerindesin. Bu kadarcık gönül yüksekliği, insanı ucba, kendini beğenmeye götürebilir, amân dikkat et” buyurdu.

Comments are closed.