O halde Müslüman olun!

(Dünden devam)
Resûl-i Ekrem (aleyhiselâm) Hristiyanlara; “Ben duâ edeyim, siz âmîn deyiniz!” buyurdu. Mübâhele edeceklerdi.
Reîsleri geldi.
Yanındakilere;
“Ben öyle yüzler görüyorum ki, eğer Allahü teâlâdan bir dağı yerinden kaldırmasını isteseler, onların hürmetine o dağı kaldırır. Sakın mübâhele etmeyiniz! Yoksa helâk olursunuz. Kıyâmete kadar yeryüzünde Nasrânî kalmaz” dedi.
Korktuğu belliydi.
Onları da iknâ etti.
Server-i âlem’e;
“Yâ Ebel Kâsım! Biz karar verdik ki, seninle, mübâhele etmeyelim. Sen dînin üzerine sâbit ol. Biz de dînimiz üzerinde sâbit olalım” dedi.
Efendimiz dinledi.
Onlara cevâben;
“Mübâheleden vazgeçtiyseniz, o halde Müslüman olun!” buyurdu.
Kabul etmeyip;
“Îmân etmeyiz” dediler.
Server-i âlem;
“O zaman savaşa hazır olun!” buyurdu.
İstişare ettiler.
Ve sonunda;
“Biz seninle harb edemeyiz. Lâkin sulh olalım. Bunun için sana her sene iki bin elbise verelim. Bin elbise Safer’de, bin elbise de Receb’de” dediler.
Efendimiz râzı oldu.
Böylece sulh yapıldı.
Sonra Efendimiz;
“Allahü teâlâya yemîn ederim ki, azâb-ı ilâhî geri döndü. Mübâhele etselerdi, maymuna ve hınzıra dönerlerdi. Bulundukları vâdi ateşle dolardı. Ağaçlardaki kuşlar bile canlı kalmaz, bir sene geçmeden hepsi helâk olurlardı” buyurdu.

Comments are closed.