O sana helâl değil!

Âdem aleyhisselâmın çocukları hep ikiz oluyordu.
Bir erkek, bir kız.
İlk doğan Kâbil ve kız ikiziydi.
İkincisi, Hâbil ile onun ikiziydi.
Âdem Nebî onları evlendirmek istedi.
Hâbil’in ikiziyle, Kâbil evlenecekti.
Kâbil’in ikiziyle de Hâbil.
O dinde bu câizdi.
Ama ayrı batından olmak şarttı.
Kâbil’in ikizi, Hâbil’in ikizinden güzeldi.
Kâbil îtiraz etti.
Babasına;
“Niçin Hâbil’e imtiyâz tanıyorsun? Benim ikizim daha güzel, onunla evlenmeye ben daha lâyıkım” dedi.
Babası üzüldü.
Ve cevap verip;
“O sana helâl değil, Allah’ın emri böyle” buyurdu.
Kâbil inanmadı.
İhtilâf büyüdü.
Hazreti Âdem;
“Öyleyse ikiniz de birer kurbân adayın. Haklı olan belli olsun” buyurdu.
Hâbil çobanlık yapıyordu.
Sürüden en iyi koçu seçti.
Kâbil rençberlik yapıyordu.
Bir bağ âdi buğday getirdi.
Bunları bir tepeye koydular.
O zamanki âdete göre, bir ihtilaf vukûunda iki taraf da birer kurbân adardı. Haklı olan tarafın kurbanı, gökten inen bir ateşle yanar, yok olurdu.
Gökten bir ateş aktı.
Hâbil’in kurbânını yaktı.
Kâbil haksız çıktı.
Yine de “Ben haklıyım” diyordu.
Kıskançlık içini yakıyordu.
Nihâyet Hâbil’e gidip;
“Seni öldüreceğim” dedi!.. (Devamı yarın)

Comments are closed.