(Dünden devam)
O an bir dalga geldi.
Oğlu Ken’an boğuldu.
Sular yükselip dağları aştı.
İnsanlar ve hayvanlar telef oldu.
Tûfan altı ay sürdü.
Sonra durdu.
Sular çekildi.
Gemi, Cûdî dağına oturdu.
İnsanlar, Hazret-i Nûh’un üç oğlundan çoğalıp yeryüzüne dağıldılar.
Bunun için, Nûh aleyhisselâma “İkinci Âdem” denir.
Bin yaşında vefât etti.
Hazret-i Nûh‘un annesi, Ona hâmile iken, kendisi ve doğacak çocuğu hakkında, zamânın zâlim hükümdârından korkuyordu.
Derken doğum yaklaştı.
Gizlice evden çıktı.
Bir mağaraya gitti.
Orada doğum yaptı.
Doğumdan sonra çocuğunu mağarada bırakıp, büyük bir üzüntü ile, içli gözyaşları dökerek ve “vâh oğlum!” diye sızlanarak mağaradan ayrılmak üzereydi.
O anda bir şey oldu.
Bir mûcize gerçekleşti.
Yeni doğmuş ve kundağa sarılmış olan Hazret-i Nûh, Allahü teâlânın izni ile konuşmaya başladı.
Eğilip kulak verdi:
“Anneciğim! Benim için endîşe etme! Beni yaratan, elbette beni korur” diyordu.
Bu sözleri duydu.
Üzüntüsü gitti.
Rahatladı.
Ona sevgisi kat kat arttı.
Lâkin böyle bir yavruyu mağarada bırakıp gitmek, ona çok zor geldi. (Devamı var)
(Dünden devam)
Nûh Nebî‘nin annesi, yeni doğurduğu oğlunu mağarada bırakıp, yaşlı gözlerle dışarı çıktı.
Onu Allaha emanet etti.
Ağlayarak eve döndü.
Oğlu mağarada kaldı.
Kırk gün geçti.
Melekler onu aldılar.
Annesine götürdüler.
O buna çok sevindi.
Hazret-i Nûh, zâhirde ve bâtında çok güzel, pek mükemmel idi.
Bütün güzel sıfatları kendinde toplamıştı.
Şekl-i şemâili.
Vücut görünüşü.
Huyu ve yaratılışı
Hazret-i Âdem‘e benzerdi.
Müminlerin sayısı azdı.
Üçü beşi geçmezdi.
Nûh Nebî gençliğinde çobanlık yaptı.
Kavminin sürülerini otlattı.
Ticâret de yaptı.
Kavmin başında Dermesil isminde çok zâlim bir hükümdâr vardı.
Kâbil’in soyundandı.
İçki içer, kumar oynardı.
Puta tapardı.
İşi oyun eğlence idi.
Binlerce put vardı.
Her kabîlenin putu ayrıydı.
Dermesil emretti.
Bir puthâne yaptılar.
Putları oraya topladılar.
Bir de hizmetçi tuttular.
Hazret-i Nûh, onların bu gülünç hallerini tasvip etmez ve onlardan uzak kalırdı.
Aralarına karışmazdı.
Bayramlarına da gitmezdi.
Allahü teâlâ Onu, bu azgın kavme peygamber olarak gönderdi. (Devamı yarın)