Pamuk ve ateş koru!

Ahmed Yesevi hazretleri; kepçe-kaşık imal edip onları satar, parasını talebenin ihtiyaçlarına kullanırdı.
Yaptığı kepçe ve kaşıkları, öküzünün “heybe”sine doldurup salardı onu çarşıya.
İsteyen, o heybeden istediğini alıp ücretini koyardı heybeye.
Kendisi, kalplere hayat sunan sohbetleriyle halka faydalı olurdu.
Şöhreti gittikçe arttı…
Gelenlerin sayısı “yüz binleri” aştı.
Kendisini çekemeyenler türedi.
Hakkında “iftiralar” attılar.
Ve her tarafa yaydılar.
Daha çok “Horasan”da yayıldı fitne.
Ahmed Yesevi buna üzülüyordu!
Zira o yalanlara, bazı saf Müslümanlar da inanıyordu.
Büyük veli çare düşündü…
Talebeden birine “bir kutu” verip “Bu kutuyu Horasan’daki hasetçilere götür” buyurdu.
Talebe, kutuyu aldı.
Ve Horasan’a vardı.
O fitnecileri bulup;
“Hocamın emriyle geldim” dedi.
Ve cebindeki “kutuyu” önlerine koydu.
Hasetçiler kutuyu merak ediyordu…
İçinde ne vardı acaba?
Merak ve heyecanla açtılar.
İçindekini görünce şaştılar.
Zira kutu içinde bir miktar “pamuk”, pamuğun üzerinde de yanar vaziyette kıpkızıl bir “ateş koru” duruyordu…
Bir müddet konuşamadılar.
Hepsinin başı öne eğildi.
Yaptıklarına pişman oldular. Ve toplanıp huzuruna gittiler bu büyük velinin.
Özür dileyip sadık birer “talebesi” oldular hepsi de…

Comments are closed.