Pişman olmadan önce, tedbirini al!

İhtiyârlamadan önce gençliğin, hasta olmadan önce sıhhatin, sıkıntı çekmeden önce râhatlığın ve ölmeden önce hayâtın kıymetini bilmelidir. İmâm-ı Gazâlî hazretleri, nefsine nasihat olarak buyuruyor ki:

“Kışın muhtâç olacağın şeylerin hepsini, niçin yazdan hâzırlayıp hiç geciktirmiyorsun ve bunları elde etmek için, Allahü teâlânın merhametine, ihsânına güvenmiyorsun? Hâlbuki Cehennemin zemherîri, kışın soğuğundan az değildir ve ateşinin sıcaklığı, temmuz güneşinden aşağı değildir. Bunların hâzırlığında, hiç kusûr etmiyorsun da, âhıret işlerinde gevşek davranıyorsun. Bunun sebebi nedir? Yoksa âhıret ve kıyâmet gününe inanmıyor musun ve kalbindeki bu küfrü, kendinden de mi saklıyorsun? Bu ise, ebedî felâketine sebebtir.
İNKÂR ETME
Dünyânın ni’metlerine, lezzetlerine alışmışsın ve kendini onlara kaptırmışsın! Cennete ve Cehenneme inanmıyorsan, bâri ölümü inkâr etme! Bu ni’met ve lezzetlerin hepsini senden alacaklar ve bunların ayrılık ateşi ile yanacaksın! Bunları istediğin kadar sev, istediğin kadar sıkı sarıl ki, ayrılık ateşi, sevgin kadar çok olur.
Dünyâya niye sarılıyorsun? Bütün dünyâ senin olsa ve dünyâdaki insanların hepsi sana secde etse, az zamân sonra sen de, onlar da toprak olacaksınız! İsimleriniz unutulacak, hâtırlardan silinecek. Geçmiş pâdişâhları hâtırlayan var mı? Hâlbuki sana dünyâdan az birşey vermişler. O da bozulmakta, değişmektedir. Bunlar için, sonsuz Cennet ni’metlerini fedâ ediyorsun.
Bir kimse, kıymetli ve sonsuz dayanıklı bir mücevheri verip, bununla, kırık bir saksı satın alırsa, ona nasıl gülersin? İşte dünyâ, alınan saksı gibidir. Onu kırıldı bil ve ebedî cevheri, elinden çıktı bil ve sana pişmânlık ve azâb kaldı bil!”
İmâm-ı Rabbânî hazretleri, bir talebesine hitaben buyuruyor ki:
“Cehennemden kurtulmak istiyen, helâl ve harâmları iyi öğrenmeli, helâl kazanıp, harâmdan kaçınmalıdır. İslâmiyetin sâhibinin yasak ettiği şeylerden sakınmalıdır. İslâmiyetin hudûdunu aşmamalıdır. Gaflet uykusu ne zamâna kadar sürecek, kulaklardan pamuk ne vakit atılacak? Ecel gelince, insanı uyandıracaklar, gözleri kulakları açacaklar. Fakat, o zamân pişmânlık işe yaramıyacak. Rezîl olmaktan başka, ele birşey geçmiyecektir. Hepimize ölüm yaklaşıyor. Âhıretin çeşit çeşit azâbları, insanları bekliyor. İnsan öldüğü zamân, kıyâmeti kopmuş demektir. Ölüm uyandırmadan ve iş işten geçmeden önce uyanalım! Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını öğrenip, şu birkaç günlük ömrümüzü, bunlara uygun geçirelim. Kendimizi âhıretin çeşitli azâblarından kurtaralım! Tahrîm sûresinin 6. âyetinde meâlen; (Ey îmân edenler, kendinizi ve çoluk çocuğunuzu öyle bir ateşten koruyun ki, onun tutuşturucusu insanlarla taşlardır) buyuruldu.
GENÇLİK ÇAĞI
Gençlik çağı, nefsin kaynadığı, şehvetlerin oynadığı, insan ve cin şeytânlarının saldırdığı bir zamândır. Böyle bir çağda yapılan az bir amele pekçok sevâb verilir. İhtiyârlıkta dünyâ zevkleri azalıp, güç kuvvet gidip, arzûlara kavuşmak imkânı ve ümîtleri kalmadığı zamânda, pişmânlıktan, âh etmekten başka birşey olmaz. Çok kimselere bu pişmânlık zamânı da, nasîb olmaz. Bu pişmânlık da, tövbe demektir ve yine büyük bir ni’mettir. Çokları bu günlere de kavuşamaz.”
Netice olarak herkesin, fırsat elinde iken âhirete hazırlanması lâzımdır. Emevî halîfelerinden Süleymân bin Abdülmelik, Mescid-i harâmda iken, onun yanına, üzerinde yazı bulunan bir taş getirilir. Taşın üzerindeki yazıyı okumak için Vehb bin Münebbihi getirip, okuttururlar. O taşta şöyle yazmaktadır:
“Ey Âdemoğlu! Sen, eğer ecelinin devamlı yaklaşmakta olduğunu iyi bilseydin, uzun emel sâhibi olmaktan vazgeçer, sâlih amellerini artırıp, çoğaltmaya bakar, dünyâya düşkünlüğünü bırakırdın. Şüphesiz sana yarın nedâmet ve pişmanlık gelecektir. Çoluk çocuğun ve en yakın hizmetçilerin seni toprağa teslim edecekler. Sonra da ayrılıp gidecekler. Artık dünyâya dönüşün olmayacak. Amellerinle başbaşa kalacaksın. İyi amellerini artırma imkânı bulamayacaksın. İyi amel yapıp, kabre gelmişsen ne mutlu sana! Günahlarla yüklü gelmişsen, yazıklar olsun sana! Öyleyse kıyâmet günü için şimdiden hazırlık yap. Pişman olmadan önce, tedbirini al!”

Comments are closed.