Radıyyüddin Lârî

Radıyyüddin Lârî (rahmetullahi aleyh), Abdurrahmân-ı Câmî hazretlerinin önde gelen talebelerinden olup, 912’de (m. 1506) Afganistan’da Herat’ta vefat etti. Hocasının yazdığı Nefehâtü’l-üns kitabını şerh ederkek Tekmile-i Nefehâtü’l-üns adını verdi. Bu kitabında şöyle nakleder:
Evliyânın büyüklerinden Bâyezîd-i Bistâmî’ye bir gün bir kimse gelip; “Efendim! Ben otuz senedir, gündüzleri oruç tutup, geceleri namaz kılıyorum. Ama kendimde hiçbir ilerleme göremiyorum. Halbuki îtikâdım da düzgündür” dedi. Sultân-ül-Ârifîn; “Sen bu hâlde üç yüz sene daha devâm etsen bir şeye kavuşamazsın. Çünkü nefis engelin var” buyurdu. O kimse; “Efendim! Bunun bir çâresi yok mu?” diye sordu. Bâyezîd-i Bistâmî: “Var ama sen kabûl etmezsin” buyurdu. O kimse ısrâr edip; “Aman efendim, lütfen bildiriniz ve beni talebeliğe kabûl ediniz. Ne emrederseniz yaparım” dedi. Sultân-ül-Ârifîn buyurdu ki: “Öyle ise şimdi evine git. Bu kıymetli elbiseleri çıkarıp, âdî ve eski bir elbise giy. Boynuna bir torba asıp içine ceviz doldur. Seni en iyi tanıyanların bulundukları sokağa git. Çocukları başına topla, (Bana bir tokat vurana bir ceviz, iki tokat vurana iki ceviz veriyorum) de.” O kimse bunları duyunca; “Sübhânallah, Lâ ilâhe illallah. Ben bunları yapamam. Bana başka bir şey emretseniz” dedi. Bâyezîd-i Bistâmî; “Senin ilâcın ancak budur ve biz de baştan; ‘Sen bunları kabûl etmezsin!’ diye söylemiştik. Yolumuzun esâsı nefsi terbiye etmektir” buyurdu…
Bâyezîd-i Bistâmî bir gün yolda giderken yanından geçen bir köpeği gördü. Köpeğe değip necâset bulaşmasın diye eteklerini topladı. O anda köpek dile gelip, şöyle dedi: “Benden sana bulaşacak kir, üç defâ yıkamakla temiz olur. Ama senin nefsindeki kibir kiri yedi deryâda yıkansa temiz olmaz.”
Bunun üzerine Bâyezîd-i Bistâmî, köpeğe; “Senin dışın pis, benim ise içim. Gel berâber olalım da belki birbirimize faydamız olur” dedi. Köpek de; “Sen benimle yoldaş ve arkadaş olamazsın. Zîrâ halk beni horlar, sana tâzim eder. Beni gören taşlar, seni gören ise iltifâta başlar ve ‘Ârifler sultanına selâm olsun!’ der. Benim yarına yiyecek bir kemiğim bile yok, ama senin bir ambar buğdayın var” cevâbını verdi… Bâyezîd-i Bistâmî bu cevaptan kederlendi, “Bir köpeğin yol arkadaşı olmaya bile lâyık değilim” diye üzüldü…

Comments are closed.