Ramazan fırsatçılığı yapalım mı?

Ramazan-ı şerif yaklaşırken gıda maddeleri fiyatlarında sebepsiz artış yapılmasın diye, yayın organlarında ve ilgili meslek kuruluşlarında haklı bir telaş başladı. Her sene de böyle… Aman fırsatçılık yapılmasın. Her iki dinî bayram yaklaşırken, yine bayram fırsatçılığı suçlamaları. Hele Kurban Bayramı esnasında, kurban fiyatları fırsatçılığı haberlerine her bayramda aboneyiz…
Kısmet olursa takvimlere göre, bu sene 1 Ağustos 2011 pazartesi günü ramazan-ı şerifin birinci günü olacak. Bakalım kimler ramazan fırsatçılığı yapacak. Fırsatın sözlük manası şöyle: Fırsat yani esas ifadesiyle Fursat: 1- Uygun zaman, elverişli durum, faydalanma sırası, elden kaçırılmayacak faydalı vakit, hal ve münasebet. 2- “Nöbet” manasına geliyor. Bunu bu kadar ifadeden sonra, bana sorsanız; sen fırsatçı olur musun diye, cevabım elbette, elbette her fırsatı sonuna kadar kullanmak ve ondan istifade etmek isterim olur. Sakın kızmayın keşke hepimiz fırsatçı olabilsek! Nasıl mı? Şöyle:
Ülkemizde veya başka Müslüman ülkelerde gıdacılar, giyimciler vs. tüccarlar bu mübarek günlerin hatırına, bırakın fiyat artırmayı, makul seviyelerde düşürseler batmazlar; hatta ciro kârlarıyla kazançlarını ikiye katlarlar. Doğacak bereketi de fazladan. Yine fırsatçı işverenler, çalışanlarının mesailerinde kolaylıklar sağlarlarsa iflas etmezler. İşçi işveren sevgi saygısı başlayıverir. İş barışı kuşu gelir konar. Eğitim kurumlarınca makul kolaylıklar sağlanabilir. Bazıları diyebilir ki, laik bir ülkede bunlar olur mu? Öyleyse 2 dinî bayramı da bir kalemde kaldırıverelim olsun bitsin.
Yine bir fırsattır ki; çevremizdeki yoksul, muhtaç aileleri, utandırmadan ezmeden arayıp bulup yardımlarımızı gizlice yapsak ne güzel olur. Hatta iş arayanlara işbaşı yaptırma kolaylıkları zor bir şey mi? Bir dost veya makam sahibinden gelen kartvizite peki deriz, Yaradanın hatırına niye göz kapayalım, kulak tıkayalım?
Kıymetli okuyucularım. Fırsat bu fırsattır. Bu da kaçmaz. Hem de ayağımıza kadar gelmişken. Bu fırsatçılıktan Yüce Yaradan razı, kulları da memnun olur. Kazanılan dualar da caba. Şu günlerde Belediyeler, şehrin birçok merkezî yerlerinde “Ramazan Çadırları” kurma çalışmaları yapıyor. Takdirle karşılıyorum. Bence bu çadırlar yerine, İstanbul’daki Tarihi İmaret yapıları hayata geçirilse, çok güzel olur. Kapalı kapılar da açılır. İmaret olmayan semtler ve şehirlerde kalıcı binalar yapmak fazla külfet olmasa gerek.
Fırsatçı olmanın tam fırsatıdır.

Comments are closed.