Şaban-ı Nakşibendi hazretleri, İstanbul’da Emir-i Buhari tekkesinin Şeyhi idi. 1594’te vefat etti. Sohbetlerinde, evliyanın büyüklerinden nakiller yapardı. Buyurdu ki: “Abdullah bin Hubeyk, bir gün Feth bin Şehraf ile karşılaşınca, ona şu nasihatte bulundu: Ey Horasanlı! Şunlara dikkat et. İnsana zarar bunlardan gelir. Gözünle harama bakma. Dilinle yalan söyleme. Kalbinde, Müslüman kardeşine hased ve kin tutma, iyi şeyleri arzu et ve iste, şer ve kötü olan şeyleri arzu etme. Eğer bu dört şeye sahip olmazsan, sonunda bedbaht bir insan olursun.” “Ahmed bin Hadraveyh buyuruyor ki: Gaflet uykusundan daha ağır bir uyku yoktur. Şehvetten kuvvetli esâret yoktur. Gaflet ağırlığı olmasaydı, şehvet galip gelmezdi.
Kalb, birtakım kaplardan ibârettir. Allahü teâlânın sevgisiyle dolduğu zaman, nûrun fazlası diğer uzuvlara yansır. Bâtılla dolduğu zaman da, ondaki karanlık diğer organlara geçer.” “Ahmed bin Mesrûk buyurdu ki: Kim, Allahü teâlâdan korkarak kalbine gelen uygunsuz düşüncelerden korunmaya çalışırsa, Allahü teâlâ da o kimsenin uzuvlarını, uygunsuz işleri yapmaktan muhafaza eder.” “Şakîk-i Belhî buyurdu ki: Kendisine bir şey ikram ettiğin kimse ile, sana ikramda bulunan iki kişinin senin kalbindeki yerlerine dikkat et. Eğer kalbindeki muhabbet, kendisine İkramda bulunduğun kimseye karşı daha fazla ise, bu ikram ve muhabbetin Allah için olduğu anlaşılır. Ama kalbindeki muhabbet, sana ikramda bulunan kimseye karşı daha fazla ise, bu dostluk menfaat içindir.” “Yûsuf bin Esbât buyuruyor ki: Sabırlı olmak isteyen kimse, öfkesini yenmeli, kalbinde Allahü teâlâdan başka bir şeye yakınlığın olmaması için çalışmalı. Bir musibet veya sıkıntı geldiği zaman, inleyip sızlamamalı. İbâdetleri ‘güzel yapabiliyorum’ düşüncesinden uzak olup, amelleri kusurlu bilmeye devam etmeli, farzları ve vacipleri yapmakta tembellik yapmayıp, en güzel şekilde yapmaya çalışmalı, yapılan bütün işlerin dîne uygun olmasına gayret etmeli ve önceden yapılmış olan hatâ ve zararları telâfi etmek için uğraşmalıdır.” “Amr bin Osman Mekkî buyuruyor ki: Sabır, Allahü teâlâya dayanıp sebat etmek ve belâyı gönül hoşluğu ve rahatlığı ile karşılamaktır.”