ŞAMLI VELÎ Şeyh Selîm el-Mesûtî

Şeyh Selîm el-Mesûtî hazretleri büyük velîlerdendir. 1832 (H.1248) senesinde Şam’da doğdu. 20. yüzyıl başlarında vefat etti. Büyük İslâm âlimi Seyyid Muhammed Âbidîn’in talebelerinden Şeyh Abdulganî el-Meydânî’den ilim öğrendi. Tasavvufta Halvetiyye yolunda Şeyh Sâdi el-Halvetî’den, Şâziliyye yolunda Şeyh Ebü’l-Mehâsin’den feyiz aldı. Yûsuf Nebhânî şöyle anlatır:

“Şeyh Selîm el-Mesûtî’nin şânını duymuştum. Kerâmetler sâhibi bu zâtı ancak 1905 (H. 1323) senesinde görmek nasib oldu. Beyrut’ta evimde otururken bir cumartesi günü kuşluk vakti, iki kişi evime geldi. Gelenlerden birinin o olduğu yüzündeki nurdan, velilik âlemetlerinden belliydi. Velî bir zât olduğu hemen anlaşılıyordu. Defalarca elini öptüm. Meşâyih’ten ne almışsa o feyizleri bana aktarıp icâzet verdi. Bu icâzeti verdiğini defalarca tekrarladı. Ayrıca bana Yâsîn-i şerîf sûresini dünya ve âhiret hayırlarına kavuşmam için, her iki cihanda şerlerden korunmam için okumak üzere icâzet verdi. Kendisi her şey için bu sûreyi okurdu. Hastalıklar için bu sûreyi okumak şifadır. Eceli gelen hastalara faydası ise ölümü kolaylaştırır. Bu hususta şöyle anlattı:

-Şam’da hasta bir gencin yanına gittim. Hayâtından ümit kesilmiş bir halde idi. Yâsîn-i şerîfi okudum, okuduktan sonra kendimden geçtim. Bu sırada evliyânın kutbu üç büyük zât, Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî, Seyyid Ahmed Rufâî ve Seyyid Ahmed Bedevî hazretlerini gördüm. Sonra kendime geldim. Hastada, hastalıktan eser kalmamıştı. Âlemlerin Rabbi olan Allahü teâlâya hamdolsun.”

Oğluna şu vasiyeti yaptı:

“Ey oğul, Allahü teâlâdan korkmayan, ayıptan sakınmayan, ihtiyarlığında sâlih amel işlemeyen kimseye uyma. Yavrum! Gençlikte, nefsin arzuları insanı kapladığı gibi, ilim öğrenilecek, ibâdet yapılacak en kârlı zaman da gençliktir. Gençlikte şehvetin, asabiyetin kapladığı anlarda, dînin bir emrini yerine getirmek, ihtiyarlıkta yapılan aynı ibâdetten çok üstün ve kıymetli olur. Oğlum! Günah yükünün altına girme. Zîrâ o ağırdır ve kaldıramazsın. İyilerin tuttukları yoldan yürü git. Dileyen, bu bahtiyarlığı bulur. Sen alçak şeytanın kuyruğuna yapışmışsın. İyilere ne vakit erişebileceğini bilmem. Resûl-i ekrem, ancak onun yolundan gidenlere şefâat edecektir.”

Comments are closed.