Şehabeddin Akfehsî

“And
vererek, mesela (Allah aşkına) diyerek bir kimseden dünyalık şey
istemek caiz değildir. Hadis-i şerifte bunların mel’un oldukları
bildirildi.”

Şehabeddin Akfehsî
hazretleri Mısır’da yaşamış olan Şafiî fıkıh ve hadis âlimidir. 750’de
(m. 1349) doğdu. Zamanının meşhur âlimlerinden hadis ve fıkıh okudu.
Şafiî fukahasının önde gelenlerinden biri oldu. 808 (m. 1405)’de
Kahire’de vefat etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Resûlullah
Efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: “Tüccarın,
pazarcıların çoğu fâcirdir!” Sebebini sorduklarında, (Alışverişleri
helal olmaz. Çünkü çok yemin ederek günaha girerler ve yalan söylerler.”
“Yalan yere yemin ederek, birinin malını alan kimse, kıyamet günü,
Allahü teâlâyı gazaplı görecektir.” “İman sahibi, her kabahati
yapabilir. Fakat hıyanet yapamaz ve yalan söyleyemez.” “Yalan üç yerde
caiz olur: Harpte, iki Müslümanı barıştırmak için birinden diğerine iyi
laf getirmek ve hanımını idare etmek için.” “Yalan yere yemin, büyük
günahtır.” İki Müslümanın, kadın ile erkeğin arasının açılmasını önlemek
için, malını korumak için, Müslümanın sırrının, ayıbının meydana
çıkmaması için ve bunlar gibi haramları önlemek için yalan caiz olur.
Doğru olarak çok yemin etmek, Allahü teâlânın ismine ve yemine kıymet
vermemek olur. Bunlara kıymet vermeyerek yemin etmek çok çirkindir.
And
vererek, mesela (Allah aşkına) diyerek bir kimseden dünyalık şey
istemek caiz değildir. Hadis-i şerifte bunların mel’un oldukları
bildirildi.) Bir Müslüman “Allah hakkı için şunu yap” derse, bunu yapmak
lazım olmaz, yani yapmamak günah olmaz ise de taat, hatta mübah olan
şeyleri yapmak iyi olur.
Peygamber hakkı için veya ölü veya
diri bir velî hakkı için dua etmek haramdır. Çünkü kimsenin Allahü teâlâ
üzerinde hakkı yoktur. Âlimlerin bir kısmı böyle ictihâd etti ise de,
böyle dua etmek, “Yâ Rabbi, onlara vermiş olduğun hak için” niyeti
ile caiz olur. Çünkü Rum suresinin kırkyedinci ayetinin meâl-i şerifi,
(Üzerimize hak oldu ki, mü’minlere yardım ederiz)dir. En’âm suresinin
onikinci ayetinin meâl-i şerifi, (Allahü teâlâ kullarına merhamet etmeyi
kendisine lazım kıldı) olup, merhamet ve ihsan ederek, sevdiklerine
haklar verdiğini göstermektedir.

Comments are closed.