Seyyid Fehim Efendi, üstadı Seyyid Taha hazretlerini ilk defa Nehri’de gördü ve görür görmez hayran oldu.
O da onu çok sevdi.
Ve “Sen, kabiliyetli ve zeki bir talebesin. Mutavvel kitabını okumalısın” buyurdu.
Genç Fehim arz etti:
“Benim kitabım yok.”
“Üzülme, benimkini veririm” buyurdu ve kendi Mutavvel kitabını hediye edip “Muş’un, Âbiri köyünde bir âlim var. Ona git, onunla oku bu kitabı. Bir müşkülün olursa beni düşün” buyurdu.
Seyyid Fehim;
“Başüstüne” dedi.
Ve gitti o âlime. O âlim, Molla Resul’dü. Okumaya başladılar. Bir yere gelince Molla Resul durdu. Anlamamıştı oradaki ibareyi. O düşünürken Seyyid Fehim hatırladı hocasının tembihini.
Gözlerini kapadı.
Ve onu düşündü.
Gördü ki Seyyid Taha hemen önünde oturmuş Mutavvel okuyor. Hem de o cümleyi. Ondan doğrusunu öğrenince izin isteyip hocasından duyduğu gibi okudu o cümleyi.
Molla Resul şaşırdı.
“Şimdi oldu” dedi ve sordu:
“Bu, senin işin değil. Bunu nasıl bildin?”
“Hocamdan kalp yoluyla öğrendim.”
“Kim senin hocan?”
“Seyyid Taha.”
“Onu ben de görmeliyim?” dedi ve birlikte Nehri’ye geldiler. Onlar yoldayken Seyyid Taha hazretleri, “Fehim, güzel bir hediyeyle geliyor” buyurdu.