Sen Nûh Nebî’ye benzersin

(Dünden devam)
Efendimiz “aleyhisselâm” Hazret-i Ömer‘e dönüp;
“Yâ Ömer! Sen Nûh aleyhisselâma benzersin ki, O, kâfirler için; ‘Yâ Rabbî! Yeryüzünde, kâfirlerden hiç kimseyi sağ bırakma!’ diye niyazda bulunmuştu” buyurdu.
Hazret-i Ömer der ki:
Resûlullah Efendimiz, Ebû Bekr‘in söylediğine meyletti. Benim söylediğime meyletmedi.
O gün geçti.
Ertesi gün oldu.
Gelip gördüm ki, Resûl-i Ekrem ile Ebû Bekri Sıddîk oturmuş ağlarlar.
Merak edip;
“Yâ Resûlallah, niçin ağlarsınız. Ağlamak îcâb eden bir hâl var ise, ben de ağlayayım. Eğer ağlanacak bir durum yok ise, sizin ağlamanız için ağlayayım” dedim.
Ağlamayı bıraktı.
Ve bana dönüp;
“Eshâbım için ağlıyorum. Mal karşılığında esîrleri bıraktıkları için, onlara gelen azâb bana gösterildi. Şu ağaçtan daha yakın oldu” buyurarak, kendilerine yakın bir ağacı gösterdiler.
İbni İshâk da
“radıyallahü anh”
Bu babta der ki:
Bedir gazâsında hâzır olan müminlerin hepsi esîrlerden fidye almayı hoş gördü. Sâdece Ömer bin Hattâb hoş görmedi. Sa’d bin Mu’âz da Efendimize; “Yâ Resûlallah, esîrleri katletmek, bana fidye almaktan daha iyi geliyor” diye arz etti.
Server-i âlem
“aleyhisselâm”;
“Eğer azâb inseydi, Ömer bin Hattâb ve Sa’d bin Mu’âz’dan başka kimse kurtulmazdı” buyurdular.

Comments are closed.