Hazret-i Âmine der ki: O Server’e hâmile olduğum günlerde hiç acı ve elem görmedim. O günlerde gâibden; “Ey Âmine! Sen son Peygambere hâmilesin” dediler.
Çok susamıştım.
Şerbet sundular.
Onu alıp içtim. Baldan tatlı ve serin idi. Pek çok hanım bana hizmet ediyor, ama onları tanımıyordum.
Bir tanesi;
“Ben Firavun’un hanımı Âsiye’yim”, bir diğeri de; “Ben Meryem binti İmrân’ım. Bunlar da Cennet hûrileri” dedi.
Korkudan terledim.
Misk kokardı terim.
O Server doğar doğmaz, mübârek başını secdeye koyup, şehâdet parmağını yukarı kaldırdı.
Bir ses işittim.
Kulak verdim:
“Onu, mağripten meşrika kadar her yerde gezdirin. Tâ ki, cümle âlem Onu ismiyle ve cismiyle tanısınlar!” diyordu.
SECDE ETTİ
Hazret-i Safiyye diyor ki: O Server doğar doğmaz secde etti. Secdede, bir şeyler söylüyordu.
Eğilip kulak verdim;
“Ümmetî, ümmetî”
diyordu. Sonra mübârek başını kaldırıp; “Lâ ilâhe illâllah. İnnî Resûlullah” dedi.
Yıkamak istedim.
Gâibden bir ses;
“Biz Onu yıkanmış olarak gönderdik” dedi. Abdülmuttalip der ki: Kâbe’nin makâm-ı İbrâhim’e doğru secde ettiğini gördüm.
Bir ses işittim.
Kulak verdim.
Kâbe’den geliyordu ve; “Allahü ekber. Muhammed beni putlardan temizler” diyordu. Ve bir gürültü duydum. Baktım, “hübel putu” yerde yatıyordu…