ŞEYHÜLİSLÂM Ebû Ömer Kâdî

Ebû Ömer Kâdî hazretleri Mâliki fıkıh ve hadis âlimidir. 243’te (m. 857)  Basra’­da doğdu. Zamanın büyük âlimlerinden hadis ve Maliki mezhebi fıkıh ilmini öğrendi. Şam, Mekke, Medine ve Yemen’de kadılık yaptıktan sonra kâdılkudât (Şeyhülislam) oldu. 320’de (m. 932) Bağdat’ta vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:

İlimler ikiye ayrılır. Farz-ı ayn olan ilimler: Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadîs-i şerîfte bu ilimlere şöyle işâret buyurmuşlardır: “İlim öğrenmek, her Müslümana farzdır.” Allahü teâlânın zâtı ve sıfatları, ibâdetler, helâl ve haram olan şeyler, mekruhlar ve sünnetler, müstehablar ve mübahlar, her Müslümana öğrenmesi farz olan ilimlerdir. Bir çocuk âkil ve bâliğ olduğunda, bir gayrimüslim Müslüman olduğundan bunları hemen öğrenmelidir.

Farz-ı kifâye olan ilimler: Bunlar her Müslümana değil, erbabına farz olan ilimlerdir. Esas itibâriyle dînî ilimler ve dînî olmayan ilimler diye ikiye ayrılır. Dînî ilimler, yalnız Peygamberlerden öğrenilen ilimlerdir. Dînî ilimler; usûl, fürû’, mukaddimât ve mütemmimât olmak üzere dörde ayrılır. Usûl; Edille-i Şer’iyye (Dört dînî delîl, kaynak), Fürû’ ise, bu asıllardan çıkarılan ilimlerdir. Bu, iki kısımdır. Birisi, dünya işlerinin tanzimi ile alâkalı ilimlerdir. Fıkıh ilmi bunları anlatır. Bu ilimle uğraşanlara “Fakîh” denir. Diğeri, âhıret işlerinin tanzimi ile alâkalı ilimlerdir. Bunlarda kalbin, iyi ahlâk, kötü ahlâk ve Allahü teâlâ katında sevilen ve sevilmeyen hâllerini bildiren ilimlerdir. Mukaddimât ise, ilimleri elde etmeye yarayan âlet kabilindendir. Lügat ve nahiv ilmi gibi ilimlerdir. Bunlar, Kur’ân-ı kerîmi ve sünnet-i seniyyeyi bilmeye vesiledir. Mütemmimât da bu saydığımız üç kısmı tamamlayan ilimlerdir.

Mütemmimât da üçe ayrılır, ilki, Kur’ân-ı kerîmin okuma şeklini, harflerin okunuş ve çıkış yerlerini bildiren ilimdir, ikincisi, Kur’ân-ı kerîmin mânâsını anlamakla alâkalı ilimlerdir, tefsîr gibi. Üçüncüsü, Kur’ân-ı kerîmin ahkâmıyla alâkalı ilimlerdir. Nâsih, mensûh, hâss, nass, zâhir gibi husûslar ve bunların bazıları ile amel edip, bazıları ile amel etmemek keyfiyyeti beyânında olan ilimlerdir. Bunları anlatan ilme Usûl-i fıkıh denir. Bunların hepsi övülmüş olan ilimlerdir.

Comments are closed.