Seyyid Mahmud Çağırgan

Seyyid Mahmud Çağırgan hazretleri, Horasan’dan Anadolu’ya gelen velîlerdendir. 1422-1518 yılları arasında yaşadı. Yavuz Sultan Selîm Han, Trabzon vâliliği sırasında sık sık bu zatı ziyaret edip derslerine katılmış ve bu kıymetli velî için birçok yeri vakıf olarak bırakmıştır. Kabri, Giresun-Alucra’ya bağlı Boyluca köyündedir.
Seyyid Mahmud hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce oğluna şu nasihatleri verdi: Saâdet, yalnız dünyâ saâdetinden ibâret değildir. Aksine, asıl saâdet, âhıret saâdetini elde etmektir. Bunun için Kur’ân-ı kerîme ve Peygamberimizin “aleyhisselâm” sözlerine itâat etmek lâzımdır. Allahü teâlânın emirleri arasında:
Öldükten sonra tekrâr dirilmek, (yanî âhırete) inanmak da vardır. Cenâb-ı Hak âhıretin ebedî olduğunu bize bildiriyor. Dünyâ hayâtı ise, sayılı günlerden ibâretdir. O hâlde, saâdet iki başlı demektir. Biri âhıret saâdeti, öteki dünyâ saâdeti. Bu iki saâdetden hangisi önemlidir? Bunu akıl ve iz’ân sâhibi insanlar kolaylıkla anlayabilir. Aklımız ve iz’ânımız âhıret hayâtının, dünyâ hayâtı ile mukâyese edilemeyecek kadar önemli olduğunu bize gösterir.
Buna rağmen, insânların dünyâ için gösterdikleri gayret ve çalışmaların onda birini bile âhıret için göstermedikleri meydândadır. Bunun âkıbetinin ne kadar acı ve ne kadar korkunç olduğuna acabâ inanmıyor muyuz? İnanmıyorsak, kurtuluş ümîdi yoktur. Allahü teâlâya inanmayanların yeri ebedî olarak Cehennemde yanmaktır. Eğer inanıyorsak, Allahü teâlânın emirlerini yapmamak bir gaflet ve bir dalâletdir. Bu uykudan uyanamayanlara yazıklar olsun!
Dünyâ saâdeti için söz söyleyenler, kitâp yazanlar ve bunu dikkatle okuyanlar, dinleyenler çoktur. Âhıret saâdetine gelince: Buna dâir Hakkın kitâbı (Kur’ân-ı kerîm) ve Peygamberimizin sözleri (hadîs-i şerîf) ve din âlimlerinin binlerce kitâbları vardır. Fakat, bugün artık bunları okuyan, bunları söyleyen, söyleyenleri ve yazanları dinleyen az insan kalmıştır. Çok ehemmiyyetli olan âhıret saâdeti âdetâ unutulmuş, sanki böyle bir şey yokmuş gibi bir gaflet içinde bulunmaktayız. Bu ise, felâketin en tehlikelisi ve âkıbetlerin en korkuncudur…

Comments are closed.