Sıddıklara gaflet gelmeseydi!

Abdülkâdir Dücânî hazretleri, Kudüs bölgesinde yetişen evliyânın büyüklerindendir. 1809 (H.1224) senesinde Yafa’ya bağlı Beyt-i Dücan köyünde doğdu. 1877 (H. 1294) senesinde vefât etti…

ÇOK CÖMERT BİR ZAT İDİ
Abdülkâdir Dücânî, insanlara dînin emir ve yasaklarını anlatmak için köy köy dolaşırdı. Sohbetinde bulunan insanları büyük bir ferahlık ve sevinç kaplardı. Çok cömert idi. Müslümanlara hizmet etmeyi, onların din ve dünyâ işlerini yapmayı vazîfe bilirdi. Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
“Kimin bende bitecek, benim yapacağım bir işi olursa, bir kâğıda yazsın ve bana göndersin. Çünkü ben Müslümanın yüzünde dilencilik zilletini görmek istemiyorum. Zira lütuf ne kadar büyük olursa olsun, istemek ondan daha ağırdır.”
“Yanımda gıybet yapan benim arkadaşım olamaz!..”
“Kıyâmet günü birtakım insanlar, dünyâda yazdıkları uygunsuz şeyler için; ‘ne olurdu kalemlerimiz ateş olsaydı da ellerimizi dokunduramaz ve yazamaz olsaydık’ diyecekler.”
“Helak olan bir kimsenin nasıl helak olduğuna hayret etmem. Fakat saâdete kavuşup, kurtulan bir kimsenin nasıl kurtulabildiğine hayret ederim. İyi biliniz ki; Allahü teâlâ bir kuluna, imân ile rûhunu teslim etmekten, imân ile ölmekten daha büyük bir ni’met vermemiştir.”
“Kalbin doğruluğu amellerin doğruluğu iledir. Amellerin doğruluğu da niyetin doğruluğu iledir.”
“Allah’ım, ihlâs ile yapmış olduğum her amelim için senden afv ve magfiret dilerim. Çünkü ben yalnız senin rızânı istiyorum.”
“Allah’ım bizden râzı olmasan da affet. Çünkü efendi, kölesinden râzı olmasa da affeder.”

“İNSANLAR HATA İÇİNDEDİR!..”
“İnsanların pek çoğu hatâ içindedir. Bu halleriyle hatalarını unutup, başkalarının hatalarını anlatan ve onlarla uğraşan da yine kendileridir.”
“İnsana verilen şeyler içerisinde akıldan daha kıymetlisi yoktur”
“Dâima şerefli olmalısın, insanlara ihtiyâç arz etmedikçe şerefini ve iyiliğini muhafaza etmiş olursun.”
“Sıddıkların kalbine gaflet gelmeseydi kendilerine Allahü teâlâdan gelen tecellilere dayanamaz, can verirlerdi.”
Abdülkâdir Dücânî hazretleri vefat etmeden evvel buyurdu ki:
“Günahkârlara karşı nefsinde merhamet duymayan kimse, hiç olmazsa onların lehine (onlar için) tevbe ve istigfar ile duâ etsin. Zira yeryüzündekilere Allahü teâlâdan magfiret dilemek meleklerin ahlâkındandır.”

Comments are closed.