Siz kimlersiniz?

Mizanda günahları ağır gelen müminler, cehenneme doğru sevk edilir. Ateşe yaklaşınca korkuya kapılıp; “Yâ Muhammed!” diye feryad etmek isterler.
Malik sorar onlara:
“Siz kimlersiniz?”
O müminler;
“Biz, Muhammed ümmetindeniz! Ne olur, izin ver de, oturup ağlayalım şu halimize!” diye yalvarırlar.
Malik;
“Peki ağlayın!” der.
Öyle çok ağlarlar ki, gözlerinden “yaş” yerine “kan” akar.
Malik onlara;
“Keşke dünyada ağlasaydınız. O ağlama, sizi ateşten kurtarırdı. Ama şimdi faydasız!” der.
Sonra bir meleğe:
“Tut bu Müslümanları, ateşe at!” diye emreder. Melek, onları tutmak için yaklaşınca hep birden; “Lâ ilahe illallah!” diye feryad ederler.
Cehennem, kelime-i tevhidi işitince, onlardan uzaklaşır.
Malik seslenir yine:
“Yâ Nar! Tut bu müminleri!”
Ateş cevap verir:
“Tutamıyorum!”
“Neden?”
“Onlar lâ ilahe illallah diyorlar.”
O melek;
“Olsun, bu, Allahü tealanın emridir, tut onları!” der.
O zaman ateş yakalar müminleri.
Malik, Ateş’e;
“Yüzlerini yakma ki, o yüzlerle Allah’a secde ettiler. Kalblerini de yakma ki, orada imanın nuru parlıyor” der.
Cehennem emri dinler.
Yakar diğer uzuvlarını.
“Yüz”leri yanmaz.
Bir de “kalb”leri.

Comments are closed.