Sonra kendimden utandım

Günlerden Pazardı… Saat sabahın sekiz, sekiz buçuğu… Rasathane Mahallesinden Meydan’a doğru gazete bayii baka baka yürüyorum.

Yaklaşık yarım saat süren zaman içinde en az on tane gazete bayii geçtim. Hepsi kapalı… Gazete paketleri getirilip bırakılmış kapıya… Ama bayii gelip açmamış…
Sokaklara bakıyorum oldukça tenha… Kimse yok desem yeridir… Koca şehir sabah sekiz olmuş hâlâ uykuda… Nihayet Meydana iniyorum… Orada işçi kahvelerinin bulunduğu yerlerden birinde bir bayiin açık olduğunu fark ediyorum.
Gazetemi alıp tekrar Rasathane’ye gitmek üzere Meydandaki Ziraat Bankasının önündeki durakta belediye otobüsü bekliyorum. Bir otobüs geliyor… Araca bindiğimde bakıyorum benden başka kimse yok…
Bu işte bir tuhaflık var… Bu saat olmuş insanlar ortada yok… Bu anormallik neyin nesi? Tamam, Pazar günü ama bu kadar da vurdumduymazlık olmaz ki? Derken sesli düşünüp hayretimi şoförle paylaşıyorum. Şoför benden daha dertli imiş… Açıyor ağzını yumuyor gözünü:
-Kardeşim sen gazete okuyan yok mu diyorsun? Ben medeniyet kalmamış diyorum medeniyet…
-Nasıl yani?
-Ya bu şehirde neleriyle karşılaşıyorum ben bir bilsen… Gideceği yeri bilmeyeni mi, sorduğu halde ineceği yerde inmeyeni mi? Üç defa söylediğim halde beş defa soranı mı? Hangi birini anlatayım…
Böyle bir milletten ne olur ki? Sabahın bu saatinde de bayii mayi açık olmaz… Çünkü okuma merakı yok… Bilgi yok. Medeniyet kalmamış…
Bir ben bir şoför böyle epey gittik… Duraklarda kimse yoktu. İnecek binecek olmayınca, yolda da araç yok,  da vızır vızır gidiyorduk…
Şoför konuya kendi açısından bakıyor, laf açılmış kendini anlatıyordu… Oysa ben halkın ne kültürünü ne medeniyetini sorguluyordum. Benim merak ettiğim şey, bu halk normalde Pazar sabahı da olsa bile bu saate kadar sokağa çıkmazlık etmezdi.  Ama bu Pazar sokaklar niye böyle tenha idi?
Otobüste şoförle laflamaktan bakamadığım gazeteyi, inince şöyle açıp baktım:
“Kadir Gecesini idrak ettik” yazıyordu…
Tabii ya… Dün, Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece Kadir Gecesiydi… Ramazan-ı Şerif içinde en kıymetli gece…
Şoförün de benim de fark etmediğim işte buydu… Bu şehrin halkı büyük çoğunlukla geceyi ibadetle geçirmiş ertesi gün de Pazar olduğu için normal zamanlardan biraz daha fazla istirahat etmek istemişti…
Yani sokaklardaki bu tenhalık cehaletin, kültürsüzlüğün ya da şoförün dediği gibi medeniyetsizliğin göstergesi değil aksine dinine diyanetine, iman ve ibadetine düşkünlüğün bir işaretiydi… Şoförü bilmem ama ben kendimden utandım. Sonra da güzel şehrimin güzel insanlarıyla gurur duldum. Mümin olmak ne saadet…
İsmail Şahin – Samsun

Comments are closed.