Sevgili Peygamberimiz (aleyhissalatü vesselam) bir gün gazilere ganimet dağıtıyordu.
Cahil bir köylü geldi.
Ganimeti gördü.
Efendimize yaklaştı.
Ve yakasına yapışıp:
“Bu ganimet mallarından benim deveme de yüklet. Nasılsa kendi şahsi malından vermiyorsun” deyiverdi.
? ? ?
Efendimiz üzüldü.
Ve o köylüye dönüp:
“Senin şu hareketin ne kaba ve çirkindir. Karşılığında ne yaparım dersin?” buyurdular.
Köylü mahcuptu.
Pişman oldu.
Boynunu büküp:
“Herhâlde affedersin. Çünkü sen, kötülüğe hep iyilik edersin” dedi.
Efendimiz affetti.
Bu hâlini hoş gördü.
Ve eshaba dönüp:
“Ganimetten buna da bir şeyler verin!” buyurdular.
? ? ?
Resûl-i Ekrem Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Süveybe Hatun’un evine sık sık yiyecek, giyecek gönderirdi.
Çünkü bu mübarek hatun, ilk süt annesiydi Resulullah’ın.
Onun için severlerdi.
Ona itina ederlerdi.
Ve ilgilenirlerdi.
O vefat edince:
“Süheybe’nin hayatta kalan kimsesi var mıdır?” diye eshaba sordular.
Maksadı, bundan sonra onlara göndermekti.
Eshab-ı kiram:
“Hiç kimsesi kalmadı” dediler.