Fudayl bin lyâd hazretleri buyurdu ki: “Allahü teâlâyı tanıdıktan sonra O’na isyanda bulunan kimseye çok hayret ediyorum!..”
İsyan etmek, yani günah işlemek Allahü teâlânın ni’metlerinin gidip, azâbının gelmesine sebep olur. Zarar ve pişmanlık getirir, dünyâda insanı utandırır. Âhirette azâba düşmeye sebep olur.
Haram işleyenler dâima korku ve gönül rahatsızlığı içindedirler. Emniyet ve rahat içinde olamazlar. Kötülük işleyen kimse, dâima zelîldir, azîz olamaz. Dâima kötülenir, sevilmez. Her zaman kötü bir kimse olarak tanınmaktan kurtulamaz.
Muhammed Rebhami buyurdu ki: “Haramları, büyük günah ve küçük günah diye ikiye ayırmışlar ise de, küçük günahlardan da, büyük günah gibi kaçınmak, hiçbir günahı küçümsememek gerektir. Çünkü Allahü teâlâ, intikam alıcıdır ve ganidir. İstediğini yapmakta hiç kimseden çekinmez. Gazabını, düşmanlığını günahlar içinde gizlemiştir. Küçük sanılan bir günah, intikamına, gadabına sebep olabilir.
Küfürden ve bidatten başka günahlar ikiye ayrılır: Birinci kısım, Allahü teâlâ ile kul arasında olan günahlardır. İçki içmek, namaz kılmamak ve bunlar gibi. Bu günahların, büyüğünden ve küçüğünden, çok sakınmalıdır. Resulullah “aleyhisselam” buyurdu ki: “Bir zerrecik, yani çok az bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından daha iyidir.”
Her günahı yaptıktan sonra tevbe ve (istigfar etmek) de farzdır. Her günahın tevbesi kabul olur. Şartlarına uygun yapılan tevbe, muhakkak kabul olur. Tevbenin kabul edileceğinde şüphe etmemelidir. Tevbenin şartlarına uygun olmasında şüphe etmelidir. Tevbe edilmeyen herhangi bir günahtan Allahü teâlâ intikam alabilir. Çünkü Allahü teâlânın gadabı, günahlar içinde saklıdır. Allahü teâlâ pek kuvvetli, herkese galib ve intikam alıcıdır. Yüz bin sene ibadet eden makbul bir kulunu, bir günah için, sonsuz olarak ret edebilir ve hiçbir şeyden çekinmez. Bunu Kur’an-ı kerim bildiriyor ve iki yüz bin sene itaat eden İblis’in (Şeytan), kibredip, secde etmediği için, ebedi mel’un olduğunu, haber veriyor…