Ebu Lü’lü adındaki bir Yahudi bir gün Hazret-i Ömer‘e gelip “Efendim benden çok fazla para istiyor” diye şikâyet etti.
Hazret-i Ömer sordu:
“Ne san’atlar bilirsin?”
Birkaçını saydı.
Hazret-i Ömer dinledi.
“Bu san’atlar ile bu kadar para çok değildir” buyurdu.
*
Bir gün de bu Yahudiye “Sen yel değirmeni yaparmışsın. Benim için de bir yel değirmeni yapar mısın?” diye sordu.
Ebu Lü’lü dedi ki:
“Senin için bir yel değirmeni yapayım ki Şarkta ve Garbda onu söyleyeler!..”
Hazret-i Ömer bunu duydu.
“Bu kâfir, beni katletmek istediğini söylüyor” buyurdu.
Sahabiler üzüldüler.
“Emredin, haddini bildirelim!” dediler.
Ancak izin vermedi.
Sebebini sordular.
“Suç işlemeden kısas olmaz!” buyurdu.
*
Ebu Lü’lü fırsat kolladı.
Bir sabah namaz vakti mescide geldi.
Kendini gizledi.
Secdeye inerken Halifeyi altı yerinden bıçakladı.
Hazret-i Ömer kalktı.
Eshabı topladı.
“Siz mi Ebu Lü’lü’ye benim katlimi emrettiniz?” diye sordu.
Sahabe-i Güzin “Hâşâ, haberimiz yoktur” dediler.
Memnun oldu.
Ve “Elhamdülillah ki ben, bu ümmetin katlettiği kimse olmadım. Bir Yahudi’nin elinde şehid oluyorum” buyurdu.