Yûsuf-i Kâmitî hazretleri Suriye’de yaşamış evliyânın büyüklerindendir. Hayâtı hakkında fazla bir bilgi yoktur. Doğum târihi belli değildir. Zamânın âlimlerinden ilim öğrendi. Evliyânın sohbetinde kemâle geldi. 1259 (H.657) senesinde vefât etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:
Kalb, hem nefse, hem his uzuvlarına bağlıdır. His uzuvları ne ile meşgûl olursa, kalb ona bağlanır. İnsan güzel bir şeyi görünce, güzel bir ses duyunca, tatlı bir şey alınca, kalb bunlara bağlanır. Bu sevgi insanın elinde olmaz. İnsan güzel birşey okuyunca, kalb, bunların manalarına, yazarına bağlanır. Güzel, tatlı demek, kalbe güzel, tatlı gelen şey demekdir. İnsan, çok defa hakîkî güzelliği anlayamaz. Nefse güzel gelen ile, kalbe güzel geleni birbiri ile karışdırır. Kalb kuvvetli ise, hakîkî güzelliği anlayıp, onu sever, bağlanır. Âyet-i kerîmeler, hadîs-i şerîfler, evliyânın sözleri, duâ, tesbîh gibi kıymetli şeyler, aslında güzeldir. Çok tatlıdır. Kalbin nefse bağlılığı azalınca ve nefsin elinden kurtulunca, bunları okuduğu, duyduğu zaman, bunların güzelliğini anlar ve bağlanır da, insanın haberi olmaz. Kur’ân-ı kerîm okuyunca veyâ dinleyince, zikir yapınca, ibâdetleri yapınca, Allahü teâlâyı sever. Kalbi, nefsin elinden, baskısından kurtarmak için, nefsi ezmek, kalbi uyandırıp kuvvetlendirmek lâzımdır. Bu da, Resûlullaha uymakla olur. Muhammed aleyhisselâma uyarak, kalbini nefsinin pençesinden kurtaran bir kimse, bir velîyi incelerse, onun Resûlullahın vârisi, Allahın sevgili kulu olduğunu anlar. Allahü teâlâyı çok sevdiği için, Allahın sevdiğini de çok sever. Fakat, sevebilmek kolay bir şey değildir. Nefsin sevdiklerini, kalbin sevdiği hakîkî güzellikler sanarak aldananlar çok olmuş, felâkete sürüklenmişlerdir.
Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için çalışana (sâlih) denir. Bu sevgiye kavuşmuş olana (ârif) veyâ (velî) denir. Başkalarının da kavuşmalarına vâsıta olana (vesîle) ve (mürşîd), bunların üçüne de (sâdık) denir. Allahü teâlâ, Âl-i İmrân sûresinin otuzbirinci âyetinde, meâlen buyuruyor ki: (Onlara söyle! Eğer Allahı seviyorsanız, bana tâbi olunuz! Allah, bana tâbi olanları sever.) Allahü teâlâyı sevmenin alâmeti, Onun Resûlüne tâbi olmakdır. Tâbi olmak, emirlerine ve yasaklarına uymak demektir.