Ticarette bereket vardır

Ahmed Hilmi Efendi, İzmit’te medfun bulunan bir mübarek zat olup kabr-i şerifi “Bağçeşme” kabristanındadır…
Hristiyan bir komşusu vardı.
Bu kişi geldi bir gün bu zata.
Fakirliğinden bahsetti.
Ve ardından;
“Hocam, ne olur bana bir dua edin de zengin olayım” diye rica etti.
Büyük veli elini cebine attı.
Ve bir miktar para çıkarıp;
“Bununla bir şeyler al sat… Ticarette bereket vardır” buyurdu.
Sonra da el kaldırıp;
“Yâ Rabbî! Bu fakir kulunu zengin eyle” diye de dua etti…
Duası kabul olundu.
Ve adam zengin oldu.
Öyle ki gemiler dolusu mal sevk ederdi yabancı devletlere…
Ancak bu nimeti, “bu zatın duasına” borçlu olduğunun farkındaydı adam… Bunun için her gönderdiği malın bir kenarına “bu zatın ismini” yazıyordu.
Hani “bereket” olsun diye.
Ancak bir seferinde unuttu.
Ve isim yazmadı bazı mallara…
Olacak bu ya, o gece de korkunç bir fırtına koptu deniz ortasında!
Mal yüklü gemi battı…
Ve mallar döküldü denize.
İsim yazılmamış olan mallar denizin dibine gömülürken “yazılı olanlar” su üstünde yüzerek çıktılar sahile.
Adam, bu hâli gördü.
Fevkalâde duygulandı.
Ve kalbi dönüp Müslüman oldu.

Comments are closed.