Hekîmşâh Kazvînî hazretleri Osmanlı âlimlerindendir. İran’da Kazvîn’de doğdu. Şîraz’a giderek tefsir, kelâm, mantık, nahiv, tıp ilimlerini tahsil etti. Şii Safevîler İran’a hâkim olunca Mekke’ye gitti. Osmanlı Padişahı II. Bayezid İstanbul’a davet etti ve sarayda hekimbaşılık vazifesi verdi. 928 (m. 1522)’de vefat etti. Buyurdu ki:
Yeme ve içme bilgisini öğrenmek, ibâdet bilgisini öğrenmekten önce gelir. Yemeye ve içmeye başlarken, (Besmele) okumalıdır. Yemek ve içmek sonunda (Elhamdülillah) demelidir. Bunları söylemek ve yemekten önce ve yemekten sonra el yıkamak ve sağ el ile yemek ve sağ el ile içmek sünnettir. Sofrada herkesten çok yememelidir. Karnı doyunca, bunu günâh işlemekte kullanmamak için dua etmelidir. Bunun kıyâmetteki hesâbını düşünmelidir. İbâdet yapmaya kuvvetlenmek niyeti ile yemelidir. Aç iken de, yavaş yavaş yemelidir. Acıkmadan yememeli, doymadan kalkmalı, şaşacak şey olmadan gülmemeli, gündüz [sünnet olan (Kaylûle)den fazla] uyumamalıdır. İslâmiyette önce çıkan bid’atden biri, doyuncaya kadar yemektir.
Hadîs-i şerîfte, (İyiliklerin başı açlıktır. Kötülüklerin başı tokluktur) buyuruldu. Yemeğin tadı, açlığın çokluğu kadar artar. Tokluk, unutkanlık yapar. Kalbi kör eder, kanı bozar. Açlık, aklı temizler, kalbi parlatır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (İnsan kalbi, tarladaki ekin gibidir. Yemek, yağmur gibidir. Fazla su, ekini kuruttuğu gibi, fazla gıdâ kalbi öldürür.) Bir hadîs-i şerîfte, (Çok yiyeni, çok içeni Allahü teâlâ sevmez) buyuruldu.
Çok yemek, hastalıkların başı, az yemek ilaçların başıdır. Midenin üçte biri yemeklere, üçte biri içeceklere üçte biri de hava payına ayrılmalıdır. Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) şu hadîs-i şerîfi haber verdi: (Bir kimse, yemek yedikten sonra, “Elhamdü-lillâhillezî at’amenî hâzet-ta’âm ve rezekanî-hi min gayri havlin minnî ve lâ-kuvvete” derse, geçmiş ve gelecek günâhlarından çoğu affolunur. Yeni bir elbise giydiği zaman, “Elhamdü lillâhillezî kesânî hâzessevb ve rezekanîhi min gayri havlin minnî ve lâ-kuvveh” derse, geçmiş ve gelecek günâhlarından çoğu affolunur.)
Üstadlarımız yemeklerden sonra, şu duayı okurdu: (El-hamdü-lillahillezi eşbeana ve ervana min-gayrı-havlin minna ve la kuvveh. Allahümme at’imhüm kema at’amuna. Allahümmerzukna kalben takıyyen, mineşşirki beriyyen lâ kâfiren ve şakıyyen velhamdülillahi rabbilâlemin.)