Hayâ, üç derece olarak bildirilmiştir; yanî kötü iş yapınca utanmak üç kısımdır. Birincisi; hayâ mertebelerinin en yükseğidir ki, takvâ sahiplerinin ve Allahü teâlânın velî kullarının hayâsıdır. Bunlar, Allahü teâlâdan hayâ ederler. Bu hayâ, Allahü teâlânın emirlerine itaat edip, yasaklarından sakınmaktır.
Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Allahü teâlâdan hakkıyla hayâ ediniz.” “Bu nasıl olur Yâ Resûlallah?” dedikleri zaman; “Kim kafasını ve kafasında bulunanları, karnını ve karnında bulunanları korur, dünyâ hayâtının süsünü terk ederse, ölümü ve ölümden sonra cesedinin çürüyeceğini çok hatırlarsa, Allahü teâlâdan hakkıyla hayâ etmiş olur” buyurdu.
Hayânın ikinci kısmı; insanlardan hayâ etmek olup, bu da güzel ahlâktandır. Hattâ, dolaylı olarak bu da Allahü teâlâdan hayâ etmeye dâhildir denilebilir. Mürüvvet, bu kısım ile kemâl bulur. İnsanın iyiliği, başkalarına eziyetten sakınması, doğru söylemesi, emâneti yerine teslim etmesi, iyi ve güzel yaşayışı, kalb güzelliği ve temizliği, insanlardan hayâ etmekle olur.
Hazreti Huzeyfe buyurdu ki: “İnsanlardan utanmayan kimsede hayır yoktur, insanlardan utanmak, neticede Allahü teâlâdan utanmaya bağlıdır.”
Kâ’b-ül-Ahbâr buyurdu ki: “Görünen hâllerinizde, insanlardan hayâ ettiğiniz gibi, sırrınızda da (gizli hâlinizden de) Allahü teâlâdan hayâ ediniz.”
Hayânın üçüncü kısmı; kişinin kendi kendisinden hayâ etmesidir. Bu hayâ da, neticede Allahü teâlâdan hayâ etmeye dâhildir. İnsanın kendinden hayâ etmesi, yalnız iken avret mahallini açmaması, bakmaması, başkalarının yanında yapmaktan sakındığı bir hareketi, yalnız başına olduğu zaman da terk etmesidir.
Bildirilen bu üç hayâdan birinde noksanlığı bulunan kimsenin dînî hayâtına zarar gelir. Sâlih zâtlardan birisi buyurdu ki: “Allahü teâlâ kalblere bazı cezalar verir. Allahü teâlâ hiçbir kalbi, ondan hayâyı çekip almaktan daha şiddetli bir ceza ile cezalandırmamıştır. Kalbinden hayâ duygusu gitmiş olan bir kimse, çirkin bir iş yapacağı zaman, onu bu işten alıkoyacak bir mâni kalmamıştır.”