Yâ Eba Bekir, içimiz serinledi

Hicrette Resulullah Efendimiz; beraberinde Ebu Bekr-i Sıddık ve onun âzâtlı kölesi Âmir bin Füheyre ile yola çıktılar…
Müşrikler peşindeydi…
Onu yakalayacaklardı.
Ve izin vermeyeceklerdi gitmesine… Yakalayana, büyük mükâfatlar vadettiler. Hicret yolu üzerinde bulunan kabileler, bu iş için seferber olmuşlardı…
Müşriklerden Büreyde bin Eslem de bu işin peşindeydi… Kabilesinden yetmiş kişiyle her tarafta Resulullahı arıyordu.
Derken karşılaştılar…
Efendimiz ona sordu:
“Sen kimsin?”
“Büreyde’yim.”
Büreyde, serinlik demekti…
Resulullah, Hazret-i Ebu Bekir’e dönüp “Yâ Eba Bekir, içimiz serinledi” buyurdu.
Sordular yine:
“Kimlerdensin?”
“Eslem kabilesinden.”
Eslem, selâmet demekti…
Efendimiz “Selâmetteyiz” buyurdular.
Sordular yine:
“Hangi kolundan?”
“Sehm kolundan” dedi.
Sehm; hisse/nasip demekti…
Resulullah “Yâ Eba Bekir, senin nasibin çıktı…” buyurdular.
Büreyde memnundu…
Resulullaha döndü.
Ve “Ya sen kimsin?” dedi.
Efendimiz “Allahü teâlânın Resulü Muhammed’im…” buyurunca, Kelime-i şehadeti söyleyip Müslüman oldu.
Yanındakiler de iman ettiler…

Comments are closed.