Yâ Muhammed! Yâ Muhammed!

Resul aleyhisselam buyurdular ki: “Miraç gecesinde, göklere yükseldim.

Arş’a ulaştım.

Hakk teâlâdan:

‘Yâ Muhammed! Yâ Muhammed!’ diye nida geldi.
? ? ?
Ben cevaben:
‘Buyur yâ Rabbî!’ dedim.
Yine nida geldi.
Bana denildi ki:
‘Yâ Muhammed! Ebu Bekir’e muhabbet eyle ki Ebu Bekr-i Sıddık’ı ben severim.’
? ? ?
Efendimiz duygulandı.
Elini onun omuzuna atıp ‘Yâ Eba Bekir! Kullar, Allahü teâlânın huzuruna dağlar misali günahla çıksalar, ama kalplerinde senin muhabbetin olsa, Allahü teâlâ onların günahlarını affeder’ buyurdu”.
? ? ?
Bedir gazasında, Resul aleyhisselam ve Hazret-i Ebu Bekir, bir çadırın altında gölgelenip oturmuşlardı.
Harp devam ediyordu.
Müminler ölüyordu.
Harp şiddetleniyordu.
? ? ?
Bir arap, savaş meydanından o çadırın  kapısına geldi ve “Yâ Eba Bekir! Kalk dışarı gel, muharebe eyle ki Eshabın bir kısmı şehit oldular” dedi.
Efendimiz işitti.
Ama izin vermedi.
O araba dönüp “Allahü teâlâ, Ebu Bekir’i, Resulü için dost ve arkadaş eylemiştir” buyurdu.
Arap bunu duydu.
Ve geri dönerek:
“Hâlin ne hoştur yâ Eba Bekir!” dedi. (“Menâkıb-ı çihâr yâr-i güzîn” kitabından alınmıştır.)

Comments are closed.