Yasincizade Abdülvehhab Efendi “rahmetullahi aleyh” yüzkırkbirinci Osmanlı şeyhülislâmıdır. 1758’de doğdu. Enderûn-i Hümâyun’dan mezun olup, müderrislik ve kadılık yaptıktan sonra Anadolu kadıaskerliği ve ardından Rumeli kadıaskerliği payesini aldı. 1821’de ve 1828’de, iki defa şeyhülislâmlığa getirildi. 1833’te vefat etti. Buyurdu ki:
Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) mucizelerinden biri de “Çeşitli yaralılara ve hastalara şifa vermesi” mucizesidir. Bunlardan bazılarını bildirelim; İyâs bin Seleme diyor ki: Hayber gazasında, Resûlullah efendimiz beni gönderip, Ali’yi (radıyallahü anh) istedi. Hazret-i Ali’nin gözleri ağrıyordu. Elinden tutup, güçlükle getirdim. Mübarek parmaklarına tükürüp, Ali’nin gözlerine sürdü. Sancağı eline verip, Hayber kapısında dövüşmeye gönderdi. Çok zamandır açılamayan kapıyı Ali, yerinden sökerek, Eshâb-ı kirâm kaleye girdiler. Hazret-i Ali, ömrü boyunca, bir daha göz ağrısı çekmedi…
Kendisine, dilsiz ve mecnun olan bir çocuk getirdiler. Resûlullahın abdest aldıktan sonra, geride bıraktığı sudan içirdiler. Derhal şifa bulup, konuşmaya başladı ve akıllı oldu…
Muhammed bin Hâtib diyor ki: Küçük idim. Üstüme kaynar su döküldü. Vücudum yandı. Babam Resûlullaha götürdü. Mübarek elleri ile tükrüğünü yanan yerlere sürdü ve dua buyurdu. Hemen yanıklar iyi oldu…
Şurahbil’in (radıyallahü anh) avucunun içinde bir şişlik vardı. Bu hal onun kılıç ve hayvanların yularını tutmasına mani oluyordu. Bu halini Resûlullah efendimize arz etti. Resûlullah efendimiz mübarek eli ile avucunu ovuşturdu. Elini kaldırdığı zaman, o şişlikten hiçbir eser kalmamıştı…
Enes bin Mâlik’ten (radıyallahü anh) rivayet edildi. Buyurdu ki: Annem Resûlullah efendimize: (Yâ Resûlallah! Enes senin hizmetçindir. Ona dua buyur) dedi. Resûlullah efendimiz: (Yâ Rabbî! Bunun malını ve çocuklarını çok eyle. Ömrünü uzun eyle. Günahlarını affeyle!) diye dua buyurdu… Zaman geçtikçe malları, mülkleri çoğaldı. Ağaçları, bağları her sene meyve verdi. Yüzden ziyade çocuğu oldu. Yüz on sene yaşadı. [Ömrünün sonunda, Yâ Rabbi! Habîbinin benim için yaptığı dualardan üçünü kabul ettin, ihsan ettin! Dördüncüsü olan günahlarımın affedilmesi acaba nasıl olacak deyince, (Dördüncüsünü de kabul ettim. Hatırını hoş tut!) sesini işitti.]