Yoğun bakım sorumlusu bir hekim olarak böylesi bir ziyaret talebiyle ile ilk kez karşılaşıyordum.
Yoğun bakımdaki babasını görmek için izin alan mahkûmun, babasını görebilmesi için yoğun bakıma onca jandarmayı da birlikte nasıl alabilirdim. Tamam, askerler önden girip odayı kontrol edecekti. Mahkûmun kaçma ve camdan atlama riskine karşı en az 4 silahlı asker de yoğun bakıma girecekti.
Ama içeride sadece mahkûmun babası değil diğer yoğun bakım hastaları da vardı.
Bir mahkûmun acziyetine baktım bir kanuna. Her ne suç işlemişse yedi yıldır babasını görememiş bir evlat vardı. Bir de diğer yanda her an ölümü beklenen bilinci kapalı yoğun bakımda bir baba.
Mesleğimiz gereği gerçekten biraz daha vicdani olarak bakıyoruz zaten her şeye. Ölüm ki her an beklenen son ama biz her dakika bu faniliğin içinde yaşıyoruz.
Hastalarımızın birini akşam bıraksak sabah mesaiye döndüğümüzde nöbette vefat ettiğini öğrenmiş olabiliyorduk. Faniliği öyle yaşıyorduk. Tüm bunlar birer birer geçti hızla zihnimden. Dedim ki:
-Savcı Bey, ben meslek hayatımda ilk kez böyle bir durumla karşılaşıyorum. Siz de vazife başındasınız ben de. Mesleğimizin gereklerini de yerine getirmemiz lazım. Ama kabul edersiniz ki burası hastane ve yoğun bakım ünitesinden bahsediyoruz.
-Elbette.
-Hastamız tek kişilik bir odada kalmıyor. O odada kalan 4 hastam daha var. Bir hekim olarak onları da düşünmeliyim. Eğer önceden haberimiz olsaydı hastayı tek kişilik bir odaya naklederdim siz gelmeden. Ama şu an tüm yataklarım dolu. O kadar kişiyi hem de silahıyla falan 3 saat boyunca o yoğun bakım odasına almam mümkün değil. Hem bahsi geçen hasta hem odadaki diğer hastalar için enfeksiyon riski yüksek. Hem de 3 saat boyunca güvenlik açısından o odaya hiçbir hemşire, hastabakıcı vs. girmemesi gerekir ki bu da tüm hastaların tedavi sürecini aksatır. Ve hepsini riske sokar… Söz konusu hastamızın durumu da malum, bu geceyi çıkarır mı belli değil; hasta ile evlat bir daha birbirini göremez bile belki.
-Siz hastalarınız ve bizim için nasıl uygun görüyorsanız öyle yapalım doktor hanım.
Savcı Bey oldukça kibar bir şekilde, hem bizim görevimizi yapmamız için ne gerekirse hepsini kabul edebileceklerini söylüyordu. Hem de yedi sene boyunca babasını görmemiş ve bir daha da göremeyecek olan bir mahkûmun en azından o gece olsun babasını son bir kez görmesini arzuluyordu. Ama söz konusu mahkûm olunca kaçmaması veya kendine bir zarar vermemesi için güvenlik tedbirini de almak durumundaydılar. İyi de ben sorumlu hekim olarak ne yapabilirdim? Devamı yarın