Yıllar yılı o anılarla yaşadım

Öğretmenlikte ilk yerim Kızıltepe B.Boğaziye köyüydü. 25 Ağustos 1960’ta göreve başladım. Köyüm Suriye hududuna 3-4 km uzaklıktaydı. DP hükümetince toprağı olmayan köylülere dağıtılan hazine arazisine kurulmuştu. 
Köy halkı Mardin’e yakın köylerden gelenlerden oluşmuş 30 hane kadardı. Halkın iki hanesi Hanefi diğerleri Şafii mezhebindeydi. Gönülleri sevgi ve muhabbet dolu, candan insanlardı.
O sene eğitimde ikinci yıldı. Köyde içme suyu yoktu. İnsanlar su ihtiyacını 7-8 metre derinlikte elleriyle kazdıkları kuyularda biriken yağmur sularından karşılardı. Ben de üç yıl bu suları içtim.
Köyde muhtar yoktu. 12 köy, Arada köyünde ikamet eden muhtarlığa bağlıydı. Okulumun dershanesinde dört duvardan başka hiçbir şey yoktu. Sıra, masa, kara tahta da yoktu. Göndere çekilen bayrağı dahi köydeki karakoldan temin etmiştim. Sınıfın ortasında tahta zeminin iki metrekarelik yerini isle boyayıp kara tahta olarak kullandık. 
8-12 kişi arasında değişen öğrencilerim isle boyalı yerin çevresinde halka olarak yere otururlar böylece derse devam ederdik. Durumu, gelen Müfettiş Esat Bey yerinde görerek not aldı. 
On öğrenci sırası, bir öğretmen kürsüsü, bir kara tahta için “bir buçuk ay sonra gelir” demesine rağmen yer zeminde tam bir buçuk yıl tedrisat (eğitim öğretim) yapmıştık.
Bu yokluklar içerisinde bol olan bir şey vardı köyümde. İnsan sevgisi… Kadın erkek, çoluk çocuk birbirlerine saygılı idi. Hele öğretmene olan sevgileri pek çoktu. Kadın erkek “Muallim Efendi” diye saygıyla yaklaşır, üzüntü ve kederlerini paylaşmaktan haz duyarlardı. 
Köyün imamı Molla Ali, aydın münevver bir imamdı. Bilgili ve güngörmüş kişiliğiyle köye önderlik ediyordu. Hacı İsmail Tutuş ve evlatları, Abdüllatif Çiftçi ve Ahmet Çiftçi haneleri sanki anam babam gibiydiler. Öğrencilerim çok zeki ve çalışkandı. Yıllar yılı onların anılarıyla yaşadım. Onlar da beni kandillerde ve bayramlarda hep aradılar hatırımı sordular. Yüce Mevla’m ölenlerine rahmet kalanlarına sağlık ve afiyetler versin inşallah… 
2008 yılı Haziran ayı ortalarıydı. 48 yıl önce görev yaptığım B.Boğaziye köyündeki öğrencim Süleyman Tutuş telefonda “Hocam seni köyümüze bekliyoruz” diyerek, hiç unutamadığım anılarımı yeniden alevlendirdi. Anlattığına göre köyde eskiye ait sadece hatıralar kalmış. Her şey yenilenmişti…
Bu davet üzerine birkaç gün sonra, hanımla gitmeye karar verdik. Özlemiştik gençlik yıllarımızın o unutulmaz dostluklarını. Bursa terminalinden otobüse binerek hoş duygular içerisinde geçirdiğimiz yolculuğun sonunda güneşli bir haziran sabahı Kızıltepe garajına geldik. Devamı yarın

Comments are closed.