“Kabirdekiler birbirlerini ziyaret ederler…”

“Kabirdekiler birbirlerini ziyaret ederler…”



Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Biriniz din kardeşinin cenâze işlerini görürse, kefenini güzel yapsın! Çünkü onlar, kabirleri içinde birbirlerini ziyaret ederler.”

 

Dürrîzâde Seyyid Abdullah Efendi 131. Osmanlı Şeyhülislamıdır. 1182 (m. 1769)’da İstanbul’da doğdu. Medrese tahsilinden sonra İstanbul Kadılığı, Anadolu Kazaskerliği ve Nakibüleşraflık vazifelerine; nihayet 1808’de Şeyhülislamlığa tayin edildi. 1243 (m. 1828)’de İstanbul’da vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:

Meyyitlerin birbirini ziyâret etmeleri ve buluşmaları da, sahîh haberlerle bildirilmiştir. Câbir bin Abdullah’tan (radıyallahü anh) haber verilen hadîs-i şerîfte; “Ölülerinizin kefenini güzel yapınız! Onlar, kabirlerinde birbirlerini ziyâret ederler ve övünürler” buyuruldu. Müslim’deki hadîs-i şerîfte; “Kardeşinin cenâze işini görenleriniz, kefenini güzel yapsın” buyuruldu. Çünkü, meyyitler birbirini ziyâret ederler ve övünürler…

Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) bildirdiği hadîs-i şerîfte; “Ölülerinizin kefenlerini güzel yapınız! Çünkü, birbirlerini kefenleri içinde olarak ziyâret ederler” buyuruldu. Ebû Katâde’den (radıyallahü anh) bildirilen hadîs-i şerîfte; “Biriniz din kardeşinin cenâze işlerini görürse, kefenini güzel yapsın! Çünkü onlar, kabirleri içinde birbirlerini ziyâret ederler” buyuruldu…

Hâkim ve Beyhekî “Delâil” kitabında Selmân’ın (radıyallahü anh) şöyle anlattığını haber veriyorlar: Ümm-i Seleme hazretlerinin yanına gittim. Ağlıyordu. Niçin ağladığını sordum. Resûlullah Efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) rüyâmda gördüm. Ağlıyordu. Mübârek başında ve mübârek sakallarında toprak vardı. “Mübârek yüzünüz niye böyle?” diye sordum. “Oğlum Hüseyn’in şehîd edildiğini gördüm” buyurdu…

İbn-i Ebiddünyâ, Benî Esed kabilesinden bir mezârcının şöyle anlattığını bildiriyor:

Bir gece, kabristanda idim. Bir kabirden şöyle bir konuşma sesi geldi: “Ey Abdullah” dedi. “Ne istiyorsun yâ Câbir?” cevâbı verildi. “Yarın bizim yanımıza kardeşimiz gelecek” dedi. “Onun bize faydası olmaz. Bize duâ olunmaz. Babam ona kızmıştı. Duâ etmemek için yemîn etmişti” cevâbı verildi… Sabah olunca, bir kimse geldi. Gece ses işitmiş olduğum iki kabri gösterdi. Bu iki kabir arasına bir mezar kazmamı söyledi. “Bu kabirdekilerin ismi nedir?” dedim. “Bunun ismi Câbir, şunun ismi Abdullah’tır” diyerek gösterdi. Gece işittiklerimi, ona söyledim. “Evet, onun için duâ etmemeye yemîn etmiştim. Şimdi yemînimi bozup duâ edeceğim ve kefâret vereceğim” dedi… 

Comments are closed.