Meğer mezarına misafir olmuşum!

Dört yıl geçtiği halde hâlâ unutamadığım bir anımı sizinle paylaşmak istiyorum. 

İnsanlar en umutsuz kaldığı anlarda ulaşırlar bazen amaçlarına. Bazen hiç beklemedikleri hiç beklenmedik bir zamanda çıkar karşısına… Bazen de büyüklerin ruhaniyeti imdadına yetişir el açıp Allaha yalvardığı anda…
Ben 1987 yılında İstanbul’da dünyaya merhaba demişim. Yaklaşık on bir seneden beri de Kırklareli’de ikamet etmekteyim.  Elhamdülillah dindar bir aileye mensup bir kişiyim. Yine Allaha şükür ki Rabbimin inayetiyle, şehit şühedanın, âlim ulemanın hürmetine bazı kusurlarımda şans hep benden yana çıkmıştır. 
2007 yılında, Trabzon’un Tonya ilçesinde Jandarma karakolunda yaptım vatani görevimi.  Askerliğimi yaptıktan sonra dönüşte İstanbul’daki aile büyüklerimizin kabirlerini ziyaret edip öyle memlekete döneyim dedim. 
Büyükbabam ve amcam ve babaannem İstanbul Samandıra yeni adıyla Sancaktepe Ortadağ Mezarlığı’nda yatıyorlardı… Ben babaannemin mezarını hiç görmemiştim. Dolayısıyla özellikle babaannemin kabir ziyaretinde bulunmak üzere mezarlığa gittim. 
Babam daha önceden tarif etmişti. Büyük babamın ve amcamın mezarının hemen alt tarafında bir yerdeydi.
Heyecanlıydım… Biraz tezkere almanın verdiği heyecan, biraz vatana dönmenin verdiği sevinç, biraz kabir ziyaretinin verdiği manevi duygu ister istemez üzerimde etki yapmıştı. 
Mezarlığa vardım. Kapıdan içeri girdim. Babamın tarif ettiği yere kadar hiç sıkıntı yaşamadan gittim. Ama ziyaretini yapacağım mezarı bulamadım. 
Hava sıcak mı sıcaktı… Mezarlık sessiz… Göz alabildiğince mermer kutular ve göğü kapatırcasına sıralanmış ağaçlıklar… 
Buraya kadar gelmişken bulamadım deyip gitmek olmaz… Başladım mezar aramaya… İnanın onlarca mezar taşına baktım… Sağa doğru gittim oku, oku yok… Sola doğru gittim yok… Aşağı tarafa baktım yok, yukarı çıktım yok… Dizlerimde takat kalmadı… Nafile, babaannemin mezar taşını bulmam mümkün olmadı…
Nasıl üzüldüm… Açtım ellerimi gözü yaşlı bir şekilde dua ettim ve şöyle seslendim:
-Neredesin babaanneee?
Oturdum bir mezarın mermerine dinlendim biraz… Artık bulamayacağıma kanaat getirdiğim için üzgün bir şekilde ayağa kalktım. O da ne öyle?
Aman Allah’ım… Mermer kenarına oturup dinlendiğim mezar babaannemin mezarı değil mi? Yüzümü döndüğümde fark ettim. 
Saatlerce aradığım ama bir türlü mezarını bulamadığım babaannem rahmetli Saltanat Kavalcı’nın mezarı işte…  Meğer rahmetliye misafir olmuşum… 
İnanır mısınız, üzerinden dört yıl geçmesine rağmen hâlâ etkisini üzerimden atabilmiş değilim. 
     Ö. Şansal Kavalcı-Kırklareli

Comments are closed.