Söz ağızdan çıkmıştı bir kere…

Söz ağızdan çıkmıştı bir kere…



Arkadaşı akşama bize buyur ettim ama kendi kendime de sormaya başladım: “Bu adam evde ailesiyle sıkıntı yaşamış biriyse sıkıntısı nedir? Niye benim evime gelmek istemiştir? Gidecek yeri sahiden mi yoktur?..”
Birbirinden ucube sorular beynimde dolandı durdu ama laf ağzımdan çıkmıştı. Serde erkeklik var, “erkek adam sözünden dönmez” durumları var… Mecburen boynumuzu büküp mesai sonrası buluşmak üzere ayrıldık…
Akşam iş çıkışı baktım iş yerinin önünde beni bekliyor. Buluştuk tekrar, servise bindik. O da benim misafirim kontenjanından bindi… Birlikte bizim eve doğru hareket ettik. Yol boyu bu defa beni aldı bir düşünce… Ben bu adamı evime götürüyordum ama ihtiyar anam razı olur muydu? Ona danışmadan karar vermek doğru bir karar mıydı? Ama söz ağızdan çıkmıştı bir kere… Yapacak bir şey yoktu… Akşam eve geldiğimde arkadaşı salonda oturttuktan sonra mutfakta anacığımın boynuna sarıldım:
-Ana böyle böyle… Evinde sıkıntı yaşamış, sokakta yatıp kalkıyor. Birkaç gün bizde misafir edeceğim…
Anamın bir karşı çıkışı vardı ki şaşırdım kaldım. Onu ilk defa böyle görüyordum:
-Sen dellendin mi Nuri? Kendi evine sığmayan adamın senin evinde ne işi var ha?!.
-Ana şey yani…
-O karısına çocuklarına bir sordun mu niye sokağa atmışlar? Bu misafirlikten hazzetmedim ben… Gönderebilirsen şimdi gönder. Gönderemezsen sabaha gönder!
-Anam anam… Canım anam… Ben bir söz verdim… Birkaç gün sonra söz, gidecek… Bir de akşam benimle gelir eve, sabah birlikte çıkarız evden… Sen hiç muhatap olmazsın zaten…
Boynuna sarıldım zavallı kadıncağızın… Beni kıramayıp sustu ama içi içini yiyordu…
Annemin razı olmadığını belli etmemek için ne hâllere girdim bilemezsiniz. Neyse arka odada kendine bir yatak açtım.
O da evde bir gölge gibi hiçbir şey demeden hiçbir şey konuşmadan sessiz sedasız gidip odasına çekildi. Bir gün, iki gün… derken bize de pek yük olmayınca bu arkadaş evde yatıp sabah benimle birlikte evden çıkmaya başladı…
E hâliyle ben servise binip giderken o da kendi işine gidiyor olmalıydı… Gündüz ne yaptığını nereye gittiğini bilmiyor hiç de merak etmiyordum. Hoş, ben yokken bizim eve filan da gelmiyordu. Gelse annem hem kabul etmezdi hem o akşam bana hemen söylerdi… O yıllarda cep telefonu filan da yok tabii… Bir gün öğleye doğru iş yerinde iken bir telefon geldi… DEVAMI YARIN

Comments are closed.