Son asırda Irak ve Mısır’da yaşamış olan velilerden Muhammed Emin Erbili hazretleri, bir gün tavla oynayanları görmüştü.
Onlara yaklaşıp;
“Kumar mı oynuyorsunuz?” dedi.
Başka şey söylemedi.
Ve oradan ayrılıp gitti…
Tavla oynayan kimseler çok müteessir olup o anda oyunu bıraktılar ve bir daha da oynamadılar.
● ● ●
Onu sevenlerden fakir bir kimse, çocuğunu sünnet ettirecekti. Ancak davet edeceği kimselere ikram edecek bir şeyi yoktu…
Muhammed Emin Erbili hazretlerine gelip, çocuğunun sünnet merasimine davet etti.
Mübarek zat sordu:
“İkram edecek neyin var?”
O kimse boynunu büktü.
Ve mahcubiyet içinde;
“Bir tavuğum, bir avuç da unum var efendim” dedi.
Büyük zat ona;
“Allahü teâlâ bereketini ihsân eder. Başka şey için kendini zorlama, ben gelinceye kadar kimseye bir şey ikram etme” buyurdu.
Adamcağız;
“Başüstüne” dedi.
Davetliler geldiler.
“Dört yüz” kişiydiler.
Muhammed Emin Erbili, yiyeceklere bereket için dua buyurdu… Onun duası bereketiyle o azıcık yemek, hepsine yetti.
Hepsi yiyip doydular…
Yemek hiç azalmadı…
Çünkü Allahü teâlâ, peygamberlerine “mucize” ihsan ettiği gibi, veli kullarına da “keramet” ihsan etmiştir.