“Çok şükür babaanne ve dede yanında büyüdük. İhtiyarlığın ne olduğunu az çok anladık…”
Biz üç kardeşiz. İki kız bir oğlan. Annem yeni evlilik yılından beri ufak tefek olaylardan dolayı babamdan ve babaannemden dert yanıyordu. Bazı eş dost gelince onlardan dert yanıyor yakınıyordu.
Biz iki kız kardeş bunlara çok üzülüyor içimize atıyorduk. “Anne onlar bizim babamız, babaannemiz, kötülenmelerini istemiyoruz” dediğimizde de bize kızıyor darılıyordu. Annemizin darılmasını da istemiyorduk ama elimizden de bir şey gelmiyordu…
Neyse Abim evlendi, annem babaanne oldu. Sıra ona gelmişti. Yavaş yavaş babama babaanneme hak veriyordu ama iş işten geçmişti… Biz de kardeşimle delikanlı birer kız olmuştuk. İsteyenimiz çıkıyordu ama nedense bir türlü evlenemiyorduk. Yaşımız ilerliyordu. Annem yavaş yavaş üzülmeye başlamıştı bile.
Komşumuz Naciye Teyze oğluna kız kardeşimi isteyecekmiş ama “bu kızlar da babaannelerine benzerse” diye, korkudan isteyemiyormuş… Bir gün anneme meseleyi açmış. Annem şoke olmuş. “Yok canım yaşlılık işte” deyip meseleyi kapatmış. Aslında babaannem çok kitap okumuş kültürlü bir insandı. Hatırı sayılırdı. Naciye Teyze bir gün anneme der ki:
“Hep seni dinledim, ‘haklısın’ dedim. Ama teyzeyi hiç dinlemedim. Acaba ona sorsam, o da senin gibi senin hatalarını söyler mi? Hatasız kul olmaz senin de hataların vardır, olabilir…”
Neticede kadıncağız bir gün konuyu babaanneme açar. Babaannemin verdiği cevap enteresandır:
“Kızım hatasız kul olmaz. Onun da bize karşı kusurları oldu. Ama ben kimseye anlatmadım. Çünkü biliyor musun o benim üç torunumun annesi. Sonra ne derler? ‘Bu kızlar annelerine benzerse ne yaparız?’ derler. Onun için siz siz olun kimsenin kötülüklerini kimseye anlatmayın. Dedikodu yapmaya ne gerek var? İlk önce herkes kendini düzeltsin. O yavruların günahı ne? Belki kimseye benzemeyecek, hepimizden daha iyi ve ahlaklı biri olacaklar. Onun için hanımlara nasihatim hep şu olmuştur: Kocanızı kötülemeyin. Çünkü o çocuklarınızın babası… Beylere de nasihatim de şu: Hanımlarınızı kötülemeyin onlar da çocuklarınızın annesi…”
Annem bu nasihatleri öğrenince sonra ne oldu biliyor musunuz? “Sizin kısmetinize ben mani oldum” deyip eridi eridi bitti, yataklara düştü.
Kız kardeşim, Naciye Teyze’nin oğluyla evlendi, mutlu bir yuvaları var. Kayınvalidesiyle çok güzel geçiniyor. Ben ise 45 yaşında ve hâlâ bekârım, anneme bakıyorum.
Mevla’m görelim neyler, neylerse güzel eyler…
Zişan Pınar-İstanbul