Hanım sahabilerden Nesîbe Hâtun’un oğlu hazreti Abdullah anlatıyor:
Uhud’da bir müşrik beni yaralamıştı.
Efendimiz, anneme; “İşte oğluna vuran şu adam!” diye seslendiler.
Annem o müşriki gördü.
Bacağına bir kılıç çaldı!
Ve onu yere çökertti.
Efendimiz bunu gördü.
Ve çok sevinip, güldü.
Öyle ki;
Resulullah Efendimizin mübarek dişleri görünecek kadar gülümsediğini o gün gördüm.
Sonra anneme;
“Hamd olsun o Allah’a ki seni, düşmanına muzaffer kılıp gözünü aydın etti. Öcünü ondan almayı sana gözünle gösterdi” buyurdu.
● ● ●
Yine Uhud gününde İbni Kamia müşriki, Resulullah Efendimize saldırıp mübarek başından yaraladı.
Nesibe Hatun bunu gördü.
İbni Kamia’ya saldırdı.
Şiddetli bir kılıç çaldı!
Ve kâfiri ağır yaraladı!
Nesibe Hatun da bu savaşta “on üç” yerinden yaralanmıştı.
Bunlardan en ağırı, İbni Kamia’nın boynunda açtığı yaraydı.
Efendimiz, oğlu Abdullah’ı gördüler.
Ve ona hitaben;
“Koş, annenin yarasını sar!” diye seslendiler.
Abdullah koştu.
Annesinin yarasını sardı.
Efendimiz ona;
“Senin annenin makamı, filân ve filânların makamından hayırlıdır. Allah, ev halkınıza rahmet etsin” buyurdular…