Uhud Savaşında Efendimiz, Eshabdan Hazret-i Abdullah’a “Ey Ümmü Ümare’nin oğlu!” diye seslendi.
Hazret-i Abdullah;
“Buyur yâ Resulallah!” dedi.
Efendimiz;
“Şuna taş at!” buyurdular.
Hazret-i Abdullah, önünde gitmekte olan atlı müşrike “bir taş” attı.
Taş, atın gözüne çarptı.
At da, atlı da yere yıkıldı!
Hazret-i Abdullah koştu.
O müşrike şiddetli kılıç çalıp fena hâlde yaraladı.
● ● ●
Nesibe Hatun, Peygamber Efendimize “Yâ Resulallah! Allahü teâlâya dua et de cennette sana komşu olalım” diye arz etti.
Efendimiz de;
“Allah’ım! Bunları cennette bana komşu ve arkadaş et” diye dua etti.
Ümmü Ümare sevindi.
Dünyalar onun oldu.
Ve yanındakilere;
“Bu, bana kâfidir. Artık dünyada ne musibet gelirse gelsin” dedi.
● ● ●
Bir gün Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Ümmü Ümare’nin evine teşrif ettiler.
O da yemek ikram etti.
Efendimiz yediler.
Ve “Yâ Ümmü Ümare, sen de ye!” buyurdular.
Ama o oruçluydu.
Cevaben arz etti ki:
“Bugün oruçluyum yâ Resulallah!”
Resul aleyhisselâm;
“Oruçlu bir kimsenin evinde her ne yenirse, bütün melekler o oruçluya selâm gönderir” buyurdular.