Veysel Karânî hazretleri, geceleri ibâdet ederdi. Bâzı geceler; “Bu, kıyâm gecesidir” der ve bütün bir gece devamlı kıyâmda dururdu.
Bâzı geceler;
“Bu, rükû gecesidir” diyerek, bütün bir geceyi hep rükûda geçirirdi.
Bâzı geceler de;
“Bu secde gecesidir” diyerek, sabaha kadar hep secdede kalırdı.
***
Bir gün Ona; “Namazda huşû nedir?” dediler.
Cevâben;
“Vücûduna iğne batsa, bir şey hissetmemektir” buyurdu.
Bir gün de;
“Nasılsınız?” dediler.
Cevâben;
“Bir kul ki, sabah kalktığında, akşama sağ çıkar mı çıkmaz mı bilmiyorsa, onun hâli nasıl olur?” buyurdu.
***
Bir gün de, nasîhat isteyen bir gence cevâben; “Sen Rabbini bilir misin?” diye sordu.
“Evet, bilirim” deyince;
“Öyleyse, Ondan başkasını bilmene hiç de lüzum yok” buyurdu.
Bu, gencin hoşuna gitti.
Bir nasîhat daha istedi.
Bu defa da;
“Rabbin seni biliyor mu?” diye sordu.
“Evet biliyor” deyince;
“Öyleyse O’ndan başkalarının bilmesine lüzum yok” buyurdu.
Bir gün de;
“Eğer yükselmek istiyorsanız tevâzu gösterin, şeref arıyorsanız ibâdete sarılın, zengin olmayı istiyorsanız, kanâat edin” buyurdu.