Bir el, belimden sıkıca kavradı

Bir el, belimden sıkıca kavradı



Türkistan velilerinden Sa’düddin-i Kaşgari hazretlerinin bir talebesi şöyle anlatır:

Memleketime izne gitmiştim. Bir gün yüksek bir ağacın üzerine, meyve toplamak için çıktım.

Bir ara ayağım kaydı, dengemi kaybedip düşmeye başladım.

O anda hocamı hatırladım.

“Hocam, himmet!” dedim.

Daha yere düşmemiştim.

“Bir el” beni sıkıca kavradı.

Ve yavaşça yere bıraktı.

Ayağa kalktığımda, beni kurtaran eli görmek için etrafıma baktımsa da kimseyi göremedim.

O el, hocamın eliydi.

Oradan eve geldim.

Ve anneme babama;

“Ben gidiyorum” dedim.

“Nereye?” dediler.

“Hocama” dedim.

“Pekâlâ git” dediler.

Helâlleşip yola koyuldum.

Hocama bir an önce kavuşmak için yollarda uçar gibi gittim. Huzuruna vardığılda, henüz başımdan geçenleri anlatmadan;

“Öyle yüksek ağaçların üzerine bir daha çıkacak mısın?” buyurdu.

● ● ●

Bu zat bir sohbetinde;

“Bir şeye kavuşan, her şeye kavuşur. O bir şeye kavuşamayan, hiçbir şeye kavuşamaz. Elhamdülillah o bir şeye biz kavuştuk” buyurdu.

“O nedir?” dediler.

Cevabında;

“Kavuştuğumuz o bir şey, ‘Ehl-i Sünnet âlimleri’dir. Onların sayesinde ‘hak’ nedir, ‘bâtıl’ nedir, onu öğrendik ki, dünyada en zor iş, budur” buyurdu.

Comments are closed.