“Benim elimde olsa affederim”

“Benim elimde olsa affederim”



Mevlâna Hâlid-i Bağdâdi hazretleri, talebelerinden Abdülvehhab Susi’yi İstanbul’a gönderdi… Orada devlet büyüklerinden gördüğü iltifat karşısında kibir ve gurura kapılınca talebelikten tardedildi.

O da Bağdat’a döndü.

Şeyh Yahya’ya geldi.

Ve elini öpüp yeniden talebeliğe kabulü için Hâlid-i Bağdâdi hazretlerine rica etmesini istedi.

Yahya Mezuri;

“Bir arz edeyim” dedi.

Ve hocasına arz etti.

Mevlâna Hâlid hazretleri “İş benden çıktı. Silsile-i aliyye büyüklerinin hepsi onu tardettiler” buyurdu.

Şeyh Yahya sordu:

“Çare yok mu hocam?”

“Ancak sakalını tıraş eder, yüzünü kara edip bir merkebe ters biner, sokak ve pazarda bu hâlle kendisini teşhir ederse o zaman belki velilerin ruhları onu affederler.”

Şeyh Yahya;

“Efendim, Abdülvehhab bunu yapamaz. İzin verin, onun adına ben yapayım” diye arz etti.

Büyük veli dinledi.

Ve çok duygulanıp Yahya Mezuri’ye sarılarak bir müddet ağladılar! Sonra kalkıp namaza durdular…

Yahya Mezuri kalktı.

Abdülvehhab’a gidip;

“Kimseyi kötüleme! Ancak kendi nefsini kötüle!” buyurdu.

Abdülvehhab anladı.

Hüsranla ayrılıp gitti…

Şeyh Yahya Mezuri, sohbetlerinde sık sık “Ölümü bir tabağa koyup çarşıda satsalardı, ahiret ehli olanlar, başka bir şeye para vermez, onu satın alırlardı” diye söylerdi…

Comments are closed.