Hâline şükretmesini bilmelisin

Hâline şükretmesini bilmelisin



“Dünyada açlıkla, sefalette, savaşla imtihan olan yüz binlerce insan var. Hâline şükretmesini bil”
 

Çok yeni yaşadığım bir hatıra. Bende büyük bir etki bıraktığı için sıcağı sıcağına siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istedim.

Avukatlık mesleğini ifa etmekteyim. Değişik insanların değişik davalarıyla muhatap olmaktayız. Bu arada müşterilerimizin değişik ruh hallerine de şahit oluruz.

Büroma gelmişti Hadiye Hanım. O gün de davası ile ilgili konuştuktan sonra her zamanki gibi hüzne boğuldu. Gözleri yaşarmaya başladı. Hadiye Hanım, eşini 2 sene önce kanser sebebiyle kaybetmesine rağmen, hâlâ kendine gelememiş 55-60’lı yaşlarda bir bayandı.

Ne yapsak, etsek de onu bu hüzün çemberinden çıkarmak mümkün olmuyordu. Sanki eşini yeni kaybetmişçesine hüznünü hep taze tutuyordu.

“Ölenle ölünmez” derler, ancak ne yazık ki Hadiye Hanım bu şekildeydi. Hadiye Hanımın davası ise satın almış olduğu dairenin ayıplı olması idi. Bu durumu da haddinden fazla şekilde gözünde büyütüyor, daha da bir perişan hissediyordu kendisini. Ağlamaya başlayınca müdahale etmek lüzumunu hissettim:

“Artık yapmayın Hadiye Hanım, aradan onca zaman geçti, siz hâlâ eşinizin olayından kopabilmiş değilsiniz. Bu şekilde yapmaya devam ettiğiniz şekilde sağlığınızdan da olacaksınız, artık buna bir son verin. Kendinizi harap etmeyin” dedim.

Bunun üzerine ağlamasını sürdürerek:

“Ahmet Bey, çocuklarım da artık isyan etmeye başladı. Neden babamız öldü, neden senin evinde arıza çıktı, neden bunlar hep bizi buluyor” diye.

Bunun üzerine sabrım taşmıştı, ister istemez dedim ki:

“Hadiye Hanım, yaratılmışların en üstünü kim?”

“Elbette ki Peygamber Efendimiz “sallallahü aleyhi vesellem” diye karşılık verdi.

“Peki” dedim o bu yüksek makamına rağmen ne acılar çekti, bunun farkında mısın? Ayrıca dünyada açlıkla, sefalette, savaşla imtihan olan yüz binlerce insan var. Hâline şükretmesini bil, Allah muhafaza bu durum Gayretullah’a dokunmasın. Çocuklarına da gerekli tembihatı yap ve gerekli dinî eğitimi ver ki, bir daha böyle asi hallere bürünmesinler”

Konuşmayı bu şekilde sonlandırdım. Ertesi günü, cep telefonum çaldı. Arayan yine Hadiye Hanımdı:

“Ahmet Bey, dedi. Bacağım kırıldı, hem de 4 yerinden. Şu anda alçıda ve yataktan kalkamıyorum.”

Allahü teâlâ cümlemizi hatalarından ders alanlardan, nimetlerine şükredip, dertlerine sabredenlerden olmayı nasip eylesin. Âmin

 Ahmet Arkun – İstanbul

Comments are closed.