Kudüs Kadısı Mücîrüddîn Abdurrahmân Uleymi

Mücîrüddîn Abdurrahmân Uleymi hazretleri tefsir âlimidir. 860 (m. 1455)’te Ku­düs’te doğdu. Zamanın meşhur âlimlerinden fıkıh, hadis, kı­raat ve tefsir dersleri aldı. Remle’de ve sonra Kudüs’te kadılık yaptı. Daha sonra emekliye ayrılıp Mescid-i Aksâ’da kitap yazmak, ders ve fet­va vermekle meşgul oldu. 928 (m. 1522)’de Kudüs’te ve­fat etti.

Bir dersinde şunları anlattı:
Müslümanların îtikatına göre, Allahü teâlâ birdir. Zâtında ve sıfatlarında ortağı ve benzeri yoktur.

İhlâs sûresinin birinci âyetinde meâlen: ([Yâ Muhammed! Allahü teâlâdan suâl edenlere] de ki, O Allah [zâtında, sıfatlarında ve fiillerinde] birdir) buyurulmuştur.

Bekara sûresinin yüzaltmışüçüncü âyetinde meâlen: (Sizin ilâhınız, bir olan Allahdır. Ondan başka ilâh yoktur. Dünyada nîmetlerini bütün herkese, âhirette ise, sâdece müminlere rahmet ve ihsân edicidir) buyurulmuştur. Bunların pek çok misâlleri Kur’an-ı kerimde vardır.

Lügat âlimlerine göre, (Ehad) ve (Vâhid) kelimelerinden her biri, bir diğerinin manasındadır. Fakat, tahkîk edildiği zaman, kullanıldığı yerlerin birbirinden farklı olduğu görülür. Çünkü, (Ehad) lafzı ile her bakımdan (Vâhid) murâd olunur. Ehâdiyyet yâni birlik, sayı olarak kullanılan çokluğun aksine, zıddına, tek varlıktır. Birçok parçalardan meydana gelmiş, ortaklık ve miktâr ve başkalık ve renklilik, aydınlık, karanlık gibi şeyleri olmayan varlıktır. (Ehad) olanın, aynı cinsten bir nev’i ve benzeri bir ferdi olmaz. Aklen ve hissen tecezzîyi, yâni parçalanmayı ve inkısâmı yâni kısımlara ayrılmayı kabûl etmez. Ehad, muhtelif olan cisimler, (eczâ-i lâ yete cezzâ) yâni bölünmeyen parçalar, küçük katı cisimler ve sûret gibi hâricî cüzlerden, cins ve fasıl gibi zihnî cüzlerden de münezzehtir. (Ehad) diye misli, benzeri ve ortağı olmayan yâni kendisinden başkası olmayan basît olan zata denir ki, bu da Allahü teâlâdır. [Vâhid ile Ehad arasındaki bir diğer fark, Vâhid, Ehadin içinde olabilir. Fakat, Ehad Vâhide dahil olmaz. Yâni Ehad Vâhiddir, fakat her Vâhid Ehad değildir. Vâhid isbâtta, Ehad nefyde kullanılır. (Reeytü racülen vâhiden) bir adam gördüm denilir. Nefyde ise, (mâ reeytü ehâden) hiç kimse görmedim denilir.]

Comments are closed.