Dâvud-i Tâî “rahmetullahi aleyh” hazretlerinin huzuruna, bir gün bazı kimseler geldiler ve;
“Emr-i mâruf nedir efendim?” diye sordular.
Cevâbında;
“Emr-i mâruf, Allah’ın dînini Onun kullarına öğretmektir ve Hak katında çok sevaptır” buyurdu.
Ve daha açıkladı:
“Bir insanı bir ‘dünya sıkıntısından’ kurtarmak, bütün cihânın nâfile ibâdetlerinden daha sevaptır. ‘Âhiret sıkıntısından’ kurtarmanın sevâbını düşünün” buyurdu.
Ve ilâve etti:
“İnsanlar, yaptıkları ‘emr-i mâruf’ hizmetine karşılık, cennette kavuşacakları nîmetleri bilseler, sevinçten sokaklarda oynarlardı…”
● ● ●
Bu zât bir gün de “Ölüme çâre yok… Mümin olsun, kâfir olsun bir gün ölecek” buyurdu.
Dinleyenler;
“Ölüm acısını herkes duyar mı ki?” dediler.
“Kâfirler çok şiddetli hissederler” buyurdu.
Sordular ki:
“Ya müminler?”
“Onlar öldüğünü anlamaz bile… Bir bakar ki, ölmüş. ‘Aaa ben ölmüşüm’ der, o kadar.”
● ● ●
Bu zât anlatıyor:
Muâz bin Cebel hazretlerinin rivâyeti ile Resûlullah Efendimiz; “Kim kalbinden ihlâsla ve yakînle, (Lâ ilâhe illallah) derse, cennete girer ve ona cehennem ateşi hiç dokunmaz” buyurdu.