Bir gün Halîfe Hârun Reşid, Ebû Yûsüf hazretlerine rahmetullahi aleyh, “Beni, Dâvud’a götür. Öğüt nasîhat isteyip duâsını alayım” dedi.
Evine vardılar.
Müsâfaha ettiler.
Hazret-i Dâvud Halîfenin elini tutunca “Ne nâzik el, cehennemde yanmasa bâri” buyurdu.
Helife duygulandı!
Ve nasîhat istedi.
O zaman;
“Ey Halîfe! Allah’ın kullarına zulmetme ki, âhirette altından kalkamazsın” buyurdu.
Bunu işiten Hârun Reşid ağlayıp, gözyaşı döktü!
● ● ●
Bir sohbetinde de;
“Allahü teâlâ, müstahak olmayan, azâbı hak etmeyen hiçbir kimseye azap yapmaz. Yâni azap yaptığı kimseler, muhakkak ki, ona lâyıktır” buyurdu.
“Nasıl?” dediler.
Cevâbında;
“Bir kimse Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymaz, uymadığına pişmân olmaz, üzülmez, hiç de aldırmaz, tövbe dahi etmezse, bu kimse nasıl azâba müstahak olmasın?” buyurdu.
● ● ●
Sohbetlerinde ekseriya;
“Kardeşlerim! Herkesin mutlaka tadacağı ve kimsenin çâre bulamadığı ‘ölüm’ için şimdiden hazırlanınız… Çünkü ölüm geldikten sonra ‘âh!’ etmekten, pişmân olmaktan başka yapacak bir şey olmaz” buyururdu