“Kapıdaki âşığı içeri al!..”

“Kapıdaki âşığı içeri al!..”



Hindistan’da yetişen velîlerden Emîr Hüsrev Dehlevî hazretleri 725 (m. 1325) senesinde vefât edip, Dehlî’nin Gıyâspûr mahallesinde, Nizâmüddîn-i Evliyâ’nın türbesi yakınında defnolundu.

Çocukken, babası elinden tutup, büyük velîlerden Hâce Nizâmeddîn hazretlerine götürdü bir gün.

Tam dergâh önüne gelince;

“Babacığım, siz girin” dedi.

Ve yanık çocuk sesiyle, şu beyitleri okudu kapıda:

Âşık Hüsrev, kapınızdadır.

İçeri girmeye izin var mıdır?

İzniniz olursa, girer içeri.

Yoksa ağlayarak dönecek geri.

Nizâmeddîn Evliyâ hazretleri, bu sesi işitip hizmetçisine;

“Kapıdaki âşığı içeri al!” buyurdu.

Koşup, kapıyı açtı hizmetçi.

Emîr Hüsrev edeple içeri girdi.

Ve büyük velî’nin elini öpüp, oturdu huzûrunda.

O gün girdiği kapıdan, bir “evliyâ” olarak çıktı.

● ● ●

Bir gün bu zâta;

“İbâdetlerin en mühimi nedir efendim?” diye sordular.

Cevâbında;

“En mühim ibâdet; bütün ibâdetleri kendinde toplayan ve insanı Allahü teâlâya en çok yaklaştıran, namazdır” buyurdu.

● ● ●

Bir gün de buyurdu ki:

“Namazı doğru kılmakla şereflenen bir kimse, çirkin şeyler yapmaktan korunmuş olur.

Âyet-i kerîmede meâlen;

(Doğru kılınan namaz, insanı kötülüklerden herhâlde uzaklaştırır) buyuruldu.”

Comments are closed.